MI_30092021_1635

YAZGI (ALDIRMA GÖNÜL) FİNAL OLDU

Bölümümüz bayağı uzun bir bölüm oldu. Çünkü hem giriş hem ilk bölüm olduğu için tanışma evreleri filan  var. Bu yüzden  bayağı  uzun bir bölüm sizi bekliyor. Umarım sıkılmadan okursunuz. (: Sizden tek ricam oy vermiyorsanız bile hikayemiz hakkındaki fikirlerinizi benimle paylaşmanız. Çünkü biliyorsunuzki hikayemiz gerçek yaşanmış hikayelerdir. Bu yüzden yeri bende ayrı. lütfen hikayemiz hakkındaki yorumlarınızı ve düşüncelerinizi benimle paylaşın. Neyse ben sizi bölümle baş başa bırakayım.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bölüm 1

Bölüm şarkısı – Ahmet Kaya- Pencerisiz Kaldım Anne

Kadife den kesesi kahveden gelir sesiiii, oturmuş kumar oynar ah ciğerimin köşesiii.

Beyza duyduğu sesle midesinin bulandığını hissetti. Annesi her zamanki gibi alkolün dibine vurmuş dili dolaşarak, sigara ve alkolün çatallaştırdığı sesi ile mahalleyi ayağa kaldırıyordu. İçinden dualar ediyordu dostu olacak şerefsizinde yanında olmaması için. Kapının kilit sesiyle battaniyeyi hızla başına çekti.

Babasına ve kaderine kızıyordu. Bir kadının rahmine atılan  tohumla ve beş dakikalık zevkle bitmiyordu her şey,aksine yeni başlıyordu. Bir pavyon gülünün o akşamki bilmem kaçıncı müşterisinin tohumlarıyım acaba diye düşündü. Sayısını bilmediği kadar beraberlik sonucu rahme düşen bir tohum ve ömür boyu taşıyacağı bir ünvan,”Piç.”  Anesini ve bu hayatı çekecek gücü kalmamıştı. Küçüklüğünden beri hep ezilip dışlanan taraf olmuştu. Bunların çoğu annesi yüzünden olsa da, babasız oluşu ve dış görünüşü de en büyük etkendi dışlanmasında. Soluk bir ten,beyaza yakın tuhaf bir sarı olan saçları ve çelimsiz vücudu. Bunlar çocukların acımasızlıklarını gün yüzüne çıkartmaları için yeterliydi.

Battaniyenin  altından korkarak nefes alıyor kalp atışları küçük bir kuşun ürkekliğini aratmıyordu. Birden bir el  hissetti kalçalarında. Nefesini tutup bu iğrenç anın bir an önce geçmesini istedi. Bıkmıştı artık bu Cengiz denen pisliğin tacizlerinden. Korku ile gözlerini yumdu. Nerdeydi annesi olacak lanet kadın? Beyza korkuları ile boğuşurken adam sesinin duyulmasından bile korkmadan iğrenç bir ses tonu ile konuştu.

” Bu gün her şey bitecek yavrum. Sen bu gece benim olacaksın.” Eli battaniyenin  altına kayarken Beyza nefesini tutmuş sanki donup kalmıştı. Gözlerini daha da sıkı kapatarak yaşların akmasına izin verdi. Bu lanet ev neden bir oda ve salondan oluşuyordu sanki. Bir odası olsa kapısını kilitlerdi ve  salon da yatmak zorunda kalmazdı. Ama bu adi pisliğe kilit bile engel olamazdı ki. Korkudan uyuşan beyni adamın tekrar söze girmesi ile yeniden devreye girdi.

” Uyanık olduğunu biliyorum. Hem uyuma da zaten. Seninle çok işimiz var.”
Diyerek iğrenç bir kahkaha attı. ” Bunca yıl anan olacak kart fahişeye neden katlandım sanıyorsun? Sırf senin için.” İkinci bir sesle kalçalarındaki el aniden geri çekildi.

” Cengiz’im hadi odaya gelsene.” Adamın hareket lerindeki telaşı göremeyecek kadar sarhoştu kadın. Beyza bir anlık bile olsa derin bir nefes aldı. Korkuyordu bir an önce sabah olması için içinden bildiği tüm duaları okuyordu. Adam karşısındaki kadını baştan ayağı yüzünü buruşturarak süzdü. Yıllardır bu muşmula suratlı kadını çekiyordu sırf şu yatakta yatan tazecik beden içindi bunca eziyet. Yerinden yavaşça kalkarak kadına yaklaştı buruşmaya başlamış tenine tiksinerek baktı.

” Bıldırcınım senin şu kızı kaldır da bize bir çilingir sofrası kursun.” Yatağı işaret ederek Beyza’yı gösterdi. Adamın sözleri ile kadın yüzüne yayılan bir gülümseme eşliğinde onaylarcasına başını sallayarak, sarsak adımlarla yatağa yaklaşıp kızını dürttü.

“Kalk kız sünepe. Baban geldi.” Kalkmak istemeyen kızını bu defa daha sert dürttü. ” Kime diyorum? Kalk saçını başını yoldurma bana.”

Beyza korkarak ve gözlerinde ki nefretle battaniyeyi üzerinden attı. Annesinin yüzüne tiksinerek bakıp hiç bir şey söylemeden mutfağa geçip rakı yı ve bardakları getirerek salondaki küçük masanın üzerine sertçe  bıraktı. Annesi ve şeytan kılıklı dostunu uygun olmayan bir şekilde görünce hızla arkasını dönüp mutfağa koştu. Gördüğü görüntü ile midesi bulanıyordu fakat içeri dekilerin de susmaya niyeti yoktu.

” Bu nasıl kız böyle Bıldırcınım başımıza geçirecekti az daha masayı. Hem nerede meze filan? Böyle çilingir sofrası mı olur?”

Kadının ayaklanmaya çalışıpta beceremediğini görünce onu tekrar oturtarak önündeki kadehi doldurdu. Amacına ulaşmasına az kalmıştı onun için biraz daha oyalayıp içirmesi gerekiyordu. Mutfağa doğru seslendi.

” Beyza meze getir masaya.” Beyza küçük mutfakta korkudan ileri geri gidip geliyordu. İçerden gelen sesle dolaptan peynir çıkardı. Kavunu da çıkararak çekmeceyi açıp bıçağı aldı ve doğramaya başladı. Bir taraftan başına gelecek olanların korkusu ile dua ederken diğer taraftan söyleniyordu.

” Allah belanızı versin. Zehir zıkkım olsun da kan kusun.” Sinirden ve korkudan akan göz yaşlarını elinin tersi ile sildi. Çıkıp gitse ne olurdu şimdi? Ama çıkamazdı. Bu mahallenin gündüzü bile tekin değilken gecesinde nasıl çıkardı dışarı. İçerden gelen  seslerin kesilmesi ile, korkuyla bıçağı daha sıkı kavradı.

Cengiz yanında ki sandalye de sızıp kalan kadınım yarı çıplak haline bakarak burun kıvırdı. Bu kadın nasıl onu sevdiğini zannediyor duki? Onun gözü ilk günden beri kızındaydı. Açık olan fermuarını kapatma gereksinimi bile duymadan mutfağa doğru ilerledi.

Beyza kendi, kendine konuşuyor bir taraftan da bir şeylerle uğraşıyordu. Her hareketini izleyip kızın hiç beklemediği anda arkasından sarıldı. Beline dolanan kollarla çığlık atan kızı, ağzını kapayarak susturmaya çalıştı.

” Sakin ol yavrum.” Kulağına doğru söylenen sözlerle ürperen Beyza, kalçaların da hissettiği sertlikle korkarak tepinmeye başladı. Ama adama fayda etmiyordu çünkü neredeyse Beyza’nın iki  katıydı.

” Böyle tepinmeye devam edersen canın çok yanar benden söylemesi.” Giydiği tişörtten açıkta kalan kollarına yönelen dudakları ve  ağzını kapatan eli umursamadan bağırıp tepiniyordu Beyza. Adam hiç etkilenmiyordu aksine zevk alıyor gibi bir hali vardı.

” Demek mutfak fantezisi istiyorsun? Bana uyar yavrum.” Diyerek Beyza’yı bir hamle de sertçe yere yatırdı. Bu hareketle  ağzını kapayan el den sonun da  kurtulmuştu. Adamın iğrenç dudakları göğüslerine değip geçerken vücudunu sanki yırtıcı bir hayvanın parçalayıp geçtiğini hissediyordu kız. Dudak larıyla birlikte elleri de boş durmuyor bedenine temas ettiği her nokta da tarifi mümkün olmayan acılar bırakıyordu.Beyza gözlerinden boşalan yaşlar ve yalvaran bakışları ile adama baktı.

” Yalvarırım yapma. Ne istiyorsun benden?”Adam transa geçmiş gibi hareket ediyor duymuyordu bile. Üzerindeki tişörtün yakasını bir hamle de yırtarak Beyza’nın  göğüslerini ortaya çıkardı. Çırpınmaktan nefessiz kalma noktasına gelmişti. Bu iğrençliği hak etmemişti. Hayalleri vardı,yaşayamadığı bir sürü hayalleri. Sonu annesi gibi olmayacaktı. Bir şeyler yapıp bu adamdan kurtulmalıydı sonunda kendi canından olsa bile bu adamın bedenine,ruhuna,sahip olmasına izin vermeyecekti. Derin bir nefes almaya gayret ederek bulanıklaşan zihnine hükmetmeye çalıştı. O sırada  göğüslerine eğilen adamın yüzüne can havliyle ile tırnaklarını geçirip yırttı. Bu hareketi ile canının acısından  geri çekilen adamın altından tam çıkacakken bacağından tekrar yakalamıştı.

” Rahat dur küçük fahişe canını yakarım! Ananın elaleme verdiğini sen benden mi saklıyorsun!?Sen de o gibi değil misin? Enin de sonun da düşeceğin yer pezevenklerin,sarhoşların kucağı.” Diyerek Beyza’nın  tuttuğu bacağından çekip tekrar altına aldı. Beyza ise attığı çığlıkla yeniden debelenmeye başladı.

” Ben annem gibi değilim anladın mı beni şerefsiz. Bırak beni yemin ederim öldürürüm kendimi.” Adam attığı iğrenç kahka sonrası söylendi.

” Ben alacağımı alayım da sen ne bok yersen ye! İnşallah ilk dokunan  benimdir. Gerçi anan seni başkalarına muhakkak peşkef çekmiştir ama olsun.”

Beyza korkunun iliklerine kadar işlediğini hissedince panikle tekrar tepindi. O sırada dudakları mahrem yerlerine doğru yönelen  adamın erkekliğine tekme gelince üzerindeki adam can havliyle geri çekildi.

Beyza bu fırsattan yararlanmak isteyerek ayağa fırlayıp,  tezgahtan kaptığı bıçağı adamın yerden kalkmasına izin vermeden  kıvranan adamın beline  iki defa sapladı.  Adamın iri cüssesinin tamamen yere serilmesini donuk bakışlarla izlerken hissettiği tek şey gözlerinden akan yaşların yüzünde bıraktığı serinlikti.

Bilinçsizce mutfak kapısının önüne oturup yerdeki adamı seyretmeye başladı. Yere birikmeye başlayan küçük kan göleti ile bakışları ellerine kaydı. Byaz teni al renge boyanmıştı. Bu görüntü karşısında midesi bulanmaya başlayınca koşturarak banyoya gidip midesini  boşalttı. Başını lavobodan kaldırınca  yüzün de gördüğü kan lekeleri ile iyice kötü olurken hemen ellerini ve yüzünü yıkamaya başladı. Korku ve panikten elleri titrerken yüzündeki dehşet ifadesi ile yaptığı şeyin farkına yeni vararak hayretle konuşmaya başladı.

” Nasıl yaptım Allahım!? Ben ne yapacağım şimdi?”Titreyen elleri ile önüne dökülen saçlarını geri attırırken aynada kendi korku dolu bakışları ile karşılaştı. Sinirle banyo lavobosuna vurup bir yandan da haykırıyordu. ” Nasıl! Nasıl! Nasıl yaptım? Lanet olsun sana anne! Yemin ederimki aldığım  her nefeste lanetim üstüne olacak! Benim hayatımı mahvettin sen!” Göz yaşları yanaklarından tekrar süzülürken fısıltıyla aynı kelimeyi sürekli tekrarlıyordu. ” Mahfettin.”  Acınası bir haldeydi bu yaşına kadar. Çünkü hiç bir zaman onu düşünüp üzülecek kimsesi olmamıştı. Anneler çocuklarına kıyamazken onun ki hayatını mahfetmişti. Pavyon gülü Nalan’ın kızı katil olmuş diyecekti herkes. Bin bir türlü düşünceler dolanıyordu aklında.Ama hiç birinin şu yaşadıklarına faydası yoktu.Yüzünü histerik bir gülümseme kaplarken   aklın da içinde bulunduğu durum ve bu duruma katlanmamak için yaptığı şey ile omuzlarını dikleştirdi ve kendine cesaret vermek adına aynaya bakarak fısıldadı.

“Pavyon gülü Nalan’ın kızı da o yollu  olmuş diyeceklerine anası gibi olmamak için katil olmuş desinler. Namusuna sahip çıkmış desinler.”

Bu düşünceler Beyza’ya güç vermişti sanki. İçini kaplayan soğuk kanlılıkla eğilerek yüzüne bir kaç defa daha su çarptı. Daha sonra kurulamaya bile gerek görmeden İçeriye geçti. Masanın başında yarı çıplak sızmış kadına düşmanıymış gibi bakarak ilerdeki çantasına yönelip kırmızı çantayı tiksinerek açtı ve içinde lazım olan şeyi aramaya başladı. Eline gelen şeyle yüzünü buruşturarak bakıp ateşe değmiş gibi yere fırlattı. Çantanın ön cebine bakınca aradığı şeyi nihayet bulmuştu. Telefonu açarak tuşlara dokundu ve telefonu kulağına götürüp cevap gelmesini bekledi.

“155 Polis! ” aldığı derin bir nefesle konuşmaya başladı.

“Ben…Ben birini bıçakladım.”Karşıdan sadece soğuk bir ses gelmişti.

“Adresi verin!”

Bu soğuk ses karşısın da tekrar yüzün de yol edinen yaşlarla cevap verdi.

“…………..” kapanan telefonla yatağına oturup dizlerini karnına çekti ve kollarını bacaklarına doladı. Başını dizlerine yaslayarak eziyet dolu yılların geçtiği evine baktı. Küçük harabe bir ev, dedikodu ve her pisliğin kol gezdiği bir mahalle. Her zaman ki gibi alkolden sızmış bir anne ve dostuyla yaşadığı iğrenç hayat. Her şey aynıydı aslında. Farklı olan sadece içeride yatan adam ile  onun pis kanının etrafa yaydığı koku ve hayatı mahfolan bir kız.

Tüm bunları umursamamaya çalışarak yerinden kalktı ve annesinin odasına ilerledi. İçeriye grip dolabı açarak içine göz attı. Her zaman koyu giyinirdi çünkü annesinin sürdüğü lekeyi koyu renklerle kamufule ettiğini düşünürdü. Sonun da o lekeyi onada sürmeye çalışmışlar ama başarılı olamamışlardı.

Üzerinde ki parçalanmış tişörte yüzünü buruşturarak baktı. Meydanda olan mahrem yerleri ile polis memuru dahi olsa karşısına çıkamazdı. Koyu renk bir hırkayı çekerek üzerine geçirip önünü sıkıca elleri ile kavradı. Kendisi kötü bir şey yapmamıştı. Bir insan namusu için yaşıyorsa, o da ona bahşedilen yaşamı korumaya çalışmıştı. Pişman değildi olmayacaktı da başka birilerinin altında namussuzca yatmaktansa, namusu için gider hapiste yatardı.

Beyza bu düşüncelerle boğuşurken mahallede alışık oldukları polis srenleri duyuldu. Ağır adımlarla dış kapıya yöneldi ve kapı kolunu tutup usulca indirerek kapıyı açtı evin önüne park eden polis araçları ile omuzlarını dikleştirip soğuk kanlı bir görünüme bürünmeye çalıştı. Eve doğru yaklaşan polis memur larından birisi Beyza ya şüphe ile bakarken diğeri cebinden rozetini çıkararak gösterdi.

” Mehmet Yaman. Bir ihbar aldık. Yaralanma vakası veya cinayet üzerine.” Kızın donuk bakışlarına bakarak çattığı kaşları ile sözlerine devam etti. ” Evinize bakmamız gerekiyor.” Beyza bir eliyle hırkasının önünü tutarken diğer eliyle kapıdan güç almak istercesine sıkıca kavramıştı.

” Niye geldiğinizi biliyorum. İhbarı ben yaptım. Yaralı ve ya ceset. Gerçi ceset tanımlaması bile fazla o hayvana. Tek dileğim bu evden leşini çıkarmanız.”

İki polis bir birine şaşkınca bakarken Beyza içeriye doğru yürümeye başladı. Mutfak kapısına gelip durdu ve polislere seslendi. ”

“Aradığınız şey bura da.” İki polis, kadının soğuk kanlı haline şaırarak gösterdiği yöne doğru ilerlediler. Mutfak kapısınının önüne  gelip gördükleri görüntü ile kendini tanıtan polis memuru yer de yatan adamın yanına yaklaşarak nabzını kontrol etti. Zayıf denilebilecek şekilde hissettiği atışlarla diğerine seslendi.

” Hemen ambulansı çağır. Diğeri başını sallayıp onaylayarak dışarı çıkarken içeride kalan  yaralı adama tampon yapmak için bir şeyler aramaya koyulunca, gözüne takılan havlulara uzanıp aldığı havluları  yarasına bastırdı. Aynı zaman da karşısında ki hem görünüşü,hem tavırları tuhaf olan kıza sorular sormaya başladı.

” Neler oldu bura da?” Beyza beynine üşüşen görüntülerle hırkasını daha sıkı kavradı. Sanki anlatacakları ile karşısında ki adam onu suçlayacak mış gibi geliyordu ve anlatacak larından utanıyordu. Yanakları kızarmış bir şekilde kekeleyerek konuşmaya başladı.

” Ba…bana tecavüz edecekti. Çırpındım,ağladım,yalvardım ama vazgeçmedi pislik.”

Göz yaşları akmaya başlayınca sinirle gözlerini silmek için elini kaldırdı  ve açılan hırka olayın özetini gözler önüne serdi adeta. Diğer polis içeri girerek ambulansı çağırdığını belirtti.

” Mehmet ambulans yol da ama içeride bir kadın daha var.”

Mehmet şüpheli bakışlarını Beyza’ya yöneltince kız o an hırkasının açıldığını fark ederek hızla kapattı önünü. Utangaç bakışları ile kendisine şüpheyle bakan polise açıklama da bulundu.

” Annem. Aldığı alkol yüzünden sızdı ve bu pisliğin bana musallat olmasına sebep oldu.”

İçini çekip yer de yatan adamı başı ile işaret ederek sözlerine devam etti.

” Bu hayvan da onun dostu. Bana tecavüz edecekti bende bıçakladım.”

Mehmet karşısın da titreyen kıza inanıp inanmanakta tereddütte kalmıştı. Yaşadıklarını soğuk kanlı bir şekilde anlatıyor fakat hareketleri masumluğunu bağırıyordu sanki. Başını sallayarak anladığını belirtmek istedi. Duyulan ambulans ve polis srenleri ile her şey hızlı bir şekilde gelişmişti. Yaralı adam ambulansa alınıp hastaneye kaldırılmış,annesi ayıltılmış ve Beyza ellerine takılan kelepçeyle polis arabasına doğru ilerliyordu.

Yarı ayılmış annesi de sorgu için emniyete götürülüyordu. Ayılınca olayın kendisine anlatılması ile sürekli bağırıp ver yansın edip karşısında ki kendi kızı değilmişcesine ağzına geleni saymaya başlamıştı.

“Yalan söylüyor memur bey. Cengiz yapmaz. Bu sürtük ayartmaya çalışmıştır onu. Yoksa yıllardır yatağıma giren adamı tanımam mı ben? Beyza her şeyi bekliyordu anne sinden, bir gün kendi elleri ile bu yola itmesini bile. Ama ona inanmayışı ve dostunu haklı çıkarmaya çalışması yakıyordu içini. Adımlarını yavaşlatarak annesine döndü. Kırgın bakışlarını gözlerine dikerek konuştu.

” Sen hiç bir zaman anne olmayı beceremedin. İçinde sevgiye dair hiç bir duygu yok.”

Yaşlar gözlerinden süzülmeye başlamıştı tekrar. Aslın da bir taraftan seviniyordu da. Hiç değilse annesi gibi olmamıştı. Zevk için kullanılan bir beden olmaktansa ve bu hayatı yaşamaktansa ömür boyu hapisliği tercih ederdi.

” Anne olmayı beceremediğin gibi kadın olmayı da beceremiyorsun. Çünkü hiç bir kadın tecavüze karşı savunma yapmaz. Şimdi sana bakınca diyorum ki” yüzünde buruk bir gülümseme ile sözlerine devam etti. ” Keşke o şerefsizi ve seni öldürebilseydim. En azından dünya sizin gibi yaratık lardan kurtulurdu.”

Annesinin tepkisini umursamadan tekrar yürümeye başladı. Evin etrafını çeviren meraklı mahalle halkının çoğunun ağzından dökülen sözler onu daha çok yaralasa da duymazlıktan gelerek başını kaldırıp polis aracına doğru yürüdü.

” Bak görüyor musun Serpil su testisi su yolunda kırılır diye buna derler.”
Yan taraftan ise başka bir ses ve başka iftiralar yükseldi.

” Anasına bak kızını al. Anası yollu olunca kızı sofumu olurmuş.”

Diğer taraftan genç bir erkek sesi yükseldi.

” Vay anasını sattığımın dünyası. Herkese gelince Şapur,şupur bize gelince Yarabbi şükür. Lan Beyza seni telli duvaklı gelin istedim yol vermiştin bana bunun içinmiydi kız.”

Arkadan konuşan gence kızan yaşlı bir kadın sesi duyuldu.

” Haydar! Açtırma benim ağzımı! Evlenilecek kız var eğlenilecek kız var.  Yolluyu mezara koymuşlar kazma kalsın demiş. Bunların ki o hesap. Eve gelin diye sokarmıydım ben bunu?” Beyza  polis aracına bindirilirken içeride ilk sorgusunu alan memur adeta kükredi.

” Yeter! Hepiniz dağılın buradan.Yoksa hepinizi hakaretten içeri tıkarım.” Kahverengi sert bakışları mahallelinin üzerinde gezerken çoğu ürkerek geri çekilmeye başlamıştı.

” Hakaretler ettiğiniz bir kadın ve olayın aslı belli değil! Kimse anne ve babasını seçerek gelmiyor bu dünyaya! Bu kızın yaşadıklarını siz veya o çok değer verip namus abidesi gösterdiğiniz çocuklarınız da yaşaya bilirdi! Şimdi hepiniz  kaybolun bura dan!”

Diğer memur gelerek, bağıran memurun koluna dokundu.

” Mehmet sakin ol. Özel hayatları bizi ilgilendirmez. Bizim sadece olayla ilgilenmemiz gerekiyor. ”

Mehmet arkadaşından kolunu sertçe kurtararak arkadaki araca ilerleyip açık olan camdan içeride ki kadına doğru konuştu.

” Dua et kızın suçlu olsun.” İşaret parmağını içinde büyüyen öfkeyle kaldırıp sertçe sallayarak sıktığı dişlerinin arasından tıslayarak  kadını tehdit etti.

” Eğer o hayvan gerçekten tecavüze teşebbüs ettiyse ve sen buna rağmen kızını suçluyorsan elimden çekeceğin var.”

Mehmet’in sözleri ile  kan kırmızısı rujlu dudaklarını yayarak şuh bir kahkaha attı.

” Köpeğin duası kabul olsa gökten kemik yağarmış. Ben elinden de belinden de çekmeye razıyım aslanım. Bunun için hatim bile indiririm.”

İşittiği sözlerle ve kadının iğrençliği karşısında Mehmet midesinin bulandığını hissederek yüzünü buruşturdu.

” Allah belanı versin senin!”  Yüzüne yayılan pisikopatça sırıtışla başını tehdit vari bir şekilde sallayarak tekrar konuştu. ” Bu olayın peşini bırakmayacağım. Ben o kızın suçsuz olduğuna inanıyorum. O yüzden mahkeme falan umrum da olmayacak. Seni bu işin sonun da öyle birilerinin eline vereceğim ki o sadistlere ölmek için yalvaracaksın.”

Arabanın tavanına yumruğunu vurarak öndeki araca doğru ilerleyip aracın kapısını açtı ve  Beyza’nın yanına oturdu. Acıyan bakışları kızın üzerinde gezinirken hâlâ  soğuk kanlılığına hayret ediyordu. Beyaza çalan sarı saçları, orta denilebilecek boyu,beyaz teni… Küçüktü bu kız daha! Bu yaşadıklarını  kaldıramayacak kadar küçük! Düşünceleri arasında emin olmak istercesine sordu.

” Kaç yaşındasın?”

Beyza yanında ki adama bakışlarını çevirerek baktı. Sert yüz hattı ve çatılı kaşları ile ürkütücü görünüyordu. Kısık bir sesle sorusunu cevapladı.

” 18″

Beyza’nın cevabı ile Mehmet içinden bir küfür savurdu. Daha çok küçüktü! Böyle bir hayatı,kaderi ve en önemlisi kendini korumak adına işlediği suçu hak etmeyecek kadar küçük!

İçi acıdı bir an. Belki de Beyza gibi onlarcası vardı. Bu kız onlar arasında şanslı olanıydı belki de. Böyle olaylarla çok karşılaşıyorlardı. Sonuç kadının kendi canına kıyması, genel eve düşmesi, öldürülmesi,kararan hayatlar ve nadir de  olsa Beyza gibi kendini savunduğu için ceza alanlar. En azından annesinin hayatını yaşamak istememişti. Onun için hapishane kurtuluştu ve bu yüzden biraz olsun şanslıydı. Mehmet’e göre ceza bile almaması  gerekiyordu. Çünkü bir kadının kendini korumaya çalışması ona göre  suç değildi. Bunlar kendi düşünceleriydi elbette.

” Sana inanıyorum ve inan böyle  sapıkların,şerefsizlerin ölmesini bende çok isterim. Ama dua et Beyza, dua et ölmesin. Yoksa kurtuluşun çok zor.”

Beyza,kendi annesinden  görmediği merhameti yanındaki yabancıdan görünce gözleri dolsa da  ağlamamak için kendini sıktı. Ağır bir şekilde başını sallayıp bakışlarını ilerleyen yollara çevirdi.

Merkeze geldiklerin de tekrar sorguya çekilmiş aynı şeyleri bir kaç kez tekrar lattırmışlardı. Alınan ifadelerin arkasından Beyza,annesinin yaptığı iş ve sağlık raporu için Zührevi hastalıklara  gönderilmişti.Zührevi hastalıklara elinde kelepçeyle girerken üzerinde hissettiği tiksinti dolu bakışlarla hayatında böyle utanç yaşamadığını düşündü. Gözleri dolmaya başlayınca kendi,kendine söz verdi. Alnı ak başı dikti. Çaresiz bir insan gibi ağlayıp yakınmayacaktı. Hastanede ki işlemlerden sonra  savcılığa sevkedilmiş oradan da mahkemeye kadar tutuklu yargılanmıştı.

Cezaevinin önünde duran araçtan indirilince etrafına baktı. Yüksek duvarlar üstünde tel örgüler ve kule içinde nöbette askerler. Özgürlüğün sonu,farklı bir hayatın başlangıcıydı burası. İçeride kimbilir nasıl hayatlar,nasıl dertler vardı. Tıpkı kendi gibi prangalara vurulmuş hayatlar, hayaller vardı. Düşünceleri ile garip bir gülme isteği belirdi içinde. Sanki özgürlük kavramını tam olarak hissetmişmiydi şu yaşına kadar. Geçmişini düşündü. Aynı film, farklı roller, farklı fügüranlar dı sadece değişen. Özgürlük yine hayallerini süsleyecekti. Tek fark büyük dört duvarlar arasında olacaktı hayalleri.

Kolundan çekiştiren askerle büyük avludan geçip demir bir kapının önüne geldiler. Gürltü ile açılan kapıdan kırklı yaşlarda bayan gardiyana teslim edildikten sonra aynı koridordan ilerleyerek bir kaç kilitli demir kapılardan geçtiler ve son demir kapının önünde durdular. Gardiyan küçük demir parmaklıklardan penceresi olan kapının pencere sürgüsünü açarak  içeriyi kontrol etti. Her şeyin normal gözükmesi ile belinde ki anahtar topluluğundan birini alarak kiliti açıp Beyza’yı koğuşa koydu.

” Allah kurtarsın!”

Beyza işittiği söz ile rüyadan uyanırcasına gardiyana baktı ve göz göze gelmesi bir oldu.

Hafif kırışmış göz çevreleri, mavi gözleri ve çatık kaşları ile ürkütücü görünüyordu. Kadın sanki her an kendisine kızacakmış gibi dururken üzerindeki lacivert ince hırkayı avuçlarının içinde sıkıp, gardiyanın sözlerine başını salladı ve içeri ilk adımını korkarak attı.

Tags:
Paylaş
3 Yorum
  1. Yazar
    Yitenumutlar 2 sene önce

    Çok teşekkür ederim beğenmene sevindim diğer kitabıma da göz ata bilirsin istersen ??

  2. Erguvan_ 2 sene önce

    Bölümlerin içindede devamında da geliştirip on bölüm daha eklenebilir bir hikaye. Zevkle çabucak okudum. Kaleminize sağlık.

  3. Erguvan_ 2 sene önce

    Sürükleyiciliğine bayıldım. Bütün bölümleri okumadqn bırakasım gelmedi. Devamını bekliyorum başarılar.

Bir Cevap Bırakın

© 2023 Yazokur. Sizin için sevgiyle hazırlandı. MacroTurk

İletişim

Sizlere daha iyi hizmet edebilmek için bize mail gönderebilirsiniz.

Gönderiliyor
error: İçerik Korumalı

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account