Gidiyorum diye ağlayacağını duydum. Ağlanır mı dost gidişlere? Ben geldim de ne oldu? Ne değişti ve sen ne kazandın? Bir tutam günahı aklamaya çalıştın. Promete değilim ben, acıya yüksünemem. Âmâ zayıf bir yanı vardır acının. Gözlerinin ıslanmamış dehlizlerinden geçen.
Yıllar geçer. Ve sen rüzgârlara emanet ettiğin şarkıyı unutursun. Bana sorma. Ben hiç şarkı söylemedim ki.
Şimdi düştüğüm çukurdan bana el uzanmadığını hatırladım.Çukurda recm edildikten sonra uzandı birkaç el.Kanarmıyım dost?Söylesene kanar mıyım?Sonbaharın yerlere fırlattığı yaprak,gün gelir dalına geri koyulmak istense,koyu yeşil bir isyanı giyinmezmi doğa?Kuşlar lanet okumazmı bu yalancı elest’e.
Kan kokmuyorum artık dostum.Ağlamıyorum da merak etme.Ağlamak beni hep günahkâr kıldı.Gözyaşlarımı onlara emanet edeceğim giderken.Adımın geçtiği her yere onlarla tükürsünler.Onlarla yıkasınlar kirlenmiş ruhumun malayani yataklarını.
Sen Ehrimen diyordun ben Hürmüz.Keşke seni dinleseydim dostum.Ölümü üzerime almadığım için böylesine pişmanım.Keşke ölümü takınsaydım parmaklarıma.Belki o zaman sârâ nöbetleri inletmezdi avuçlarımı.
Şiir yazmadığımdan şikayet ediyorsun.Yazabilirmiyim?Ölüme birkaç dakika kala hangi şiir kefenimi kutsallaştırır.Düşen hep düşük kalır.Unutma bunu.Ehven iştir düşene el uzatmak.Ama topuklarımızla tekmelemeliyiz onları hep.Yoksa ayaklarımızdaki kiri nasıl caiz kılarız.
Evet dostum.Eğer sen kaburgası kırılmış bir adamın isyanı kadar cehennemsiysen,alkış seslerine aşina değildir yadırganan ruhun.Ama cehennemsi olanlar hep cennete râm olanlardır.Bunu sakın unutma.Seni anlamayacaklar.Ve sen seni anlamayacaksın.Anlatamayacaksın.
Çünkü sen karanlık mağaralarda açılan materyal deliklerden yalancı güneşleri izlemiyorsun.Bu yüzden körsün.Körler ülkesindeki en güzel taht yavan kalbinindir.Yalan ve günah iki siyah ok.Saplandığı yerde bembeyaz bir tövbe izi bırakır.Robin Hood vurduğu her alında bir isyan bayrağı açtırmıştır.Oku tutan el ile yayı geren kalp aynı bedenin organlarıysa,var git yoluna.Dünyayı ayaklarının altına alıp raksettirebilirsin.
Bundan sonrası.Mermer taşların üzerinde bir ölü yatar her kalemi eline alışında.Neden anlamıyorlar beni dersin?Neden anlatamıyorum dersin?Sorular sorular sorular.Hiçbir cevap yoktur karanlık gecede.Ve sen çekilirsin Fildişi Kulene.
Goethe gibi “ya örs ya çekiç olacaksın” demezsin.Sen ikiside olmazsın.Sen demir olursun.Çekiçte bana vursun örste bende ezilsin dersin.İşte bu noktada insan olduğunu kavrarsın.Bir kalbin olduğunu,düşünen bir et parçasına sahip olduğunu tahayyül edersin.Hırsızlar çaldıklarını geri verseydi,dünya ne adaletli olurdu dimi dostum?Ama toprağa düşen yağmur buluta geri dönemezki.
Diyalektik hüzünlerimiz var.Statik değil hiçbiri.Hep hareket halinde.Hayatımızın en meşhur dinamiği;acı.Bu dünya bir örümcek ağı dostum.Ağı kuranda ağı bozanda aynı yalancı örümcek.Sen bu ağdan kurtulmalısın dostum.
Benmi?
Ben o ağlara kalbimi hapsettim.Şimdi lavramda örümcek şarkıları şakıyor.Doğuyorum yepyeni bir ölüme daha.Ne kadar yaşarsak o kadar ölüm kapasitemiz vardır.Yaşamalıki;ölümün hakkı verilsin.
Hayatını karma endişelere garkeyleyen dostum.Kan bağışı yapanlar azalınca dünyanın damarları nasılda çatladı görüyormusun.Ben bir kan’dım.Kanla yazılmıştım.Rüzgara kafa tutabilseydim pıhtılaşmazdım.Ama gördünya katıyım.Likitize edemiyor beni hınç yağmurları.
Çok oyun oynadım bu pazarda.Sattıklarımı almak istiyorum artık.Ama her satılan tezgah altına iniyor.Bıçkın değilim.Kalpazan da değilim.Sadece gözlerime inanmak istiyorum.Yaşamak bir parça görememektir demişti birileri.İnanmıyorum.Ben görmemeyi seçerek oyumu körlüğe verdim.Niye şimdi yaşamıyorum?Yaşamaktan aldığım his,ateşböceklerinin sırtına düşen karın erittiği kıvılcım kadar bile değil.
Herkes beni taşlıyor dostum.Recm ediliyorum her kelimede.Her dudak bana bir çarmıh.Her yürek bir mengene.Sıkıştırıyorlar beni.Ölümü arzuluyorum.Dün gece kendimi öldürmek istedim.Ama öldürecek bir ben bulamadım.
İstedimki bir çocuk körebe oynasın saçlarımın parendesinde.Anneler oğullarını kalbimden izâl eylesin.Ama ben suçluyum.Onlara hiç teselli vermedim.Bir yıldırımdım.Ama şimşeksiz.Çatırdadım.Ama parıldayamadım.
Artık gidiyorum.Hicretine adaklar adamıştım acının.Günahların en temizi kalbin nadim olduklarıdır.Ben bir münadiyim dostum.İnsanlara sağırım,kalplere kör.Herkes bir parça hayat.Bense bütünüyle ölüm.
Hayatın en tarihsel paradoksuyum.Kimse beni giyinemez.Çünkü beni giyinenleri tedavi edecek bir terzi yok.
Şimdi çıkarın üstünüzden benden kalan hatır libaslarını.Bensiz çıplak kalsanızda benle örtülü değilsinizki zaten.
Ölmek çıplaklaşmaktır dostum.Yaşamak kalıplaşmak.Şimdi ben ikisi arasındayım.Bir Araf’ta kendime ağlıyorum.Ve yanımda kan çiçekleri.Soluyoruz….
Tags: mektup
Arzu hanımın sesi,fon müziği ve düş ülkesinde yitikliğimiz…
Ellerine ,yüreğine sağlık Murat .Senin de ağzına sağlık Arzu
Yazi cok guzel ilkay agzina saglik ne güzel seslendirmissin
Her gidiş aslen bir kaçıştır,
Kendimize kaçarız inş
Yüreğinize sağlık, güzeldi…