a69042e7fcdccd472cba4c1219293383

Bir çocuk var;
Beş yaşı dizlerine kapanıp ağlıyor.

Altı yaşı bir köşede can çekişiyor.

Yedi yaşı yayları eskimiş,sürekli gıcıdırdayan o koltukta son kez istismara uğrarken son nefesini veriyor.

Sonra bir mucize gerçekleşiyor.Korkunç sömürü bitiyor,hatıralar gidiyor ve o çocuk yeniden doğuyor.

Lakin bu çok sürmüyor ergenliğin zirvesini yaşarken onu öldürmeye yeminli anılar hatrında tekrar yeşermeye başlıyor.

On beş yaşı bunu durduruyor,

“Katlanamam.” diyor”Bu hatıralara yenilerini ekleyemem.”

Beş yaşını hatırlıyor yalnızca.

O da ziyadesiyle silik.

Ve diğer yaşlarından birkaç kesit.

Hatırlamak istemiyor on beş yaşı,dışlıyor diğer yaşlarını.

Saatlerce duşta vücudunu tahriş ederek, onlarca sabunu karıştırıp kullanarak temizlenmeye ve eski masumiyetini kazanmaya çalışıyor.

Başaramıyor.

Ölmek istiyor.

Geleceğin vaadettiği umutlar onu ölümün eşiğinden alıyor.

Her yaşı için zihninde sönmemesini umarak benliğini temsilen yaktığı mumlar var o çocuğun.

Şimdiki yaşı;görmezden geldiği,zihninin derinliklerine ittiği o mumların başına gidiyor,onlardan dinlemek istiyor kirletilmiş geçmişinin sancılarını;

“Ben beş yaşın.”diyor aralarındaki en parlak,beyaz ışığıyla göz alıcı mum”Onu mutlu etmek için hayatını derin bir mezara gömen lakin farkında olmayan.Mutluluk saçan,umutlu bir çocuk.”

“Ben altı yaşın.”diyor bu sefer ışığı daha az parlak,morumsu ışık yayan bir mum “Etrafında dönenlerin farkında olmayan, istismarcı sayısı ikiye katlanmış ürkek bir çocuk.”

“Ben yedi yaşın.”diye mırıldanıyor ürkekçe;zifiri karanlık,söndürülmüş bir mum”Hakkında hiçbir şey bilinmeyen,unutulmuş,kırılmış bir çocuk.”

“Ben on beş yaşın.”diyor söndürülememiş lakin çok da parlak sayılamayacak,kırmızının en koyu tonunu taşıyan mum “Güvensizliğin doruklarında, herkesten nefret eden öfkeli bir çocuk.”

Günümüze geliyor;

“Ben şimdiki yaşın.”diyor kenarı çatlamış aynada aksini seyrederken”Anlatamayan,yalnızca yazan,hep yazan ve o doruklardan inememiş boynu bükük çocuk.”

O hep çocuk,o hep kırık,o hep yarım.

Zihninin ücra köşelerinde dizlerine kapanarak ağlayan bir kız çocuğu var daimi.

Görmezden geldiği,unuttuğu,hatırlama düşüncesinden nefret ettiği yaşı o kız.5 yaşı,6 yaşı,7 yaşı bazen 15 yaşı…

Gözlerinden gözyaşı değil inci taneleri akıyor kız çocuğunun.

Bembeyaz,saf ve parlak inciler.

Işığı söndürülmemiş,hala parlayan inciler.

Can yakan,can alan inciler.

Güzelliğiyle büyüleyen inciler.

Şimdiki yaşına bakıyor;

Gözlerinden kan akan,bir okyanusu dolduracak kadar çok kan akan yaşına…

Yalnızca gözleri değil her bir hücresi kan ağlıyor şimdiki yaşının.

Aynadaki aksi öfke saçıyor.
Eski mutluluğuna aykırıca.

Göğsüne hapsettiği,özgürlüklerine giden her yola taş koyduğu,kendine mahkum kıldığı sayhalarının öfkesi bu öfke,

Sakladığı,ruhunun ücra köşelerine gizlediği hüznünün öfkesi,

Mühürlü dudaklarından çıkmayan her bir sözün öfkesi,

Dökmediği her gözyaşının öfkesi,

Çığlıklarını duymamak için kulaklarını kestiği çocukluğunun öfkesi,

Kaybettiği masumiyetinin öfkesi,

Söndürülen ışığının öfkesi,

Bastırdığı duygularının öfkesi,

Benliğinin öfkesi.

Beyaz:Saflık
Mor:Korku
Siyah:Matem
Kırmızı:Öfke
Tanıştığıma memnun oldum kendim.Tanıştığıma memnun oldum hüzün kokan benliğim…

Yorumlarınızı eksik etmeyin.Her türlü düşüncenizi bana ulaştırın:)

Getpad: insideofmymind

Tags:
Paylaş
4 Yorum
  1. Pluviofil 2 sene önce

    Yedi yaşında hangi çocuk kendini savunabilir ki? Bilhassa kız çocukları olunca içim acıyor. Rabbim onları korusun

  2. Erguvan_ 2 sene önce

    Istismara uğramış çocuk yazısını bile okumaya yüreğim dayanmıyor ya? allahım yavrularımızı kötü insanların şerrinden korusun.

Bir Cevap Bırakın

© 2023 Yazokur. Sizin için sevgiyle hazırlandı. MacroTurk

İletişim

Sizlere daha iyi hizmet edebilmek için bize mail gönderebilirsiniz.

Gönderiliyor
error: İçerik Korumalı

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account