Mor

Sihirli değneğim olsa neler yapardım bilir misiniz? diyen bir öğrencinin hikayesi bu…öncelikle şu uzun zamandır dostum olan sandalyeden kurtulup bir an önce yürümek isterdim. Yurumeye başlayınca şöyle denize doğru koşmak saatlerce yüzmek denizin kokusunu içime çekmek isterdim. yaşadığım şehrin güzelliklerini görmek isterdim.sizce de kulağa hoş gelmiyor mu? Bununla mı kaldı sanıyorsunuz?Elbette hayır…

 Antakya da uzun çarşının baharat kokusunu içime çekip saatlerce boş boş vitrin baktıktan sonra sıcacık bir Antakya simiti ya da peyniri künefe yemeden döneceğimi düşünmediniz galiba. Sakız gibi uzayan peyniri ,üzerinde eriyen dondurmanın zıtligi  kimin damagina hoş gelmezdi?

Sırada ne mi var?tabi ki alışveriş…şöyle mor ,mavi sarı kırmızı bir sürü renkte kıyafet alıp poşetleri yanımdakilere taşıtıp hemen bici bici yemek istiyorum. Zira bu sıcak hava bana çok iyi gelmedi. 

En sevdiğim bölüme geldik ve sırada ayakkabilarda. Mor ve topuklu ayakkabılar.cunku bilirim ki ayakkabilar zarif gösterir Bagcikli bir spor ayakkabısı alacağımı size gülmekten kendimi alıkoyamam.tabi ki mor tabi ki de topuklu .bu işte tamam sarimim bu benim tarzım .çantamı da takarım koluma herkes kendi yoluna

Sanırım açlıktan başım dönmekte .sizinle soyle bir acılı kebap yemeğe gidelim.parkta çaydan sonra prdan doğruca müzeye. Tarih kokan eserleri izledikçe ne kadar özel bir memleketim var diyorum gururla. Samandagina gidip titus tünelini ve beşikli mağazaları gezdikten sonra çelikten arsuza uzanan kumsalda denizi izleye izleye yolculuk etmek çok keyifli….

St.piere kilisesi gezdikten sonra Habibi neccara çıkıp antakyayi kusbakisi izlemek St.simon manastıri kilise cami türbeleri havralari gezmeden olmaz .Musa ağacında soluklanip güzel bur kahvaltıdan sonra boyalarıma ve tuallerime Kavuşma vakti …işte en özel hayalimi anlatmanın vaktidir.ama bunu soze dökmek zor ben konuşmak için genelde fırçami kullanıyorum. Rengarenk fırça darbeleri bana söz size duygu olarak geri dönecek.

İçimde bulunduğum duruma sakın üzülmeyin. Çünkü ben bunu yapmaktan vazgectim.hicbir engel umutsuzluktan daha kötü değildir evet belki bu koşullarda yürümem çok zor .yürümekten başka eylemler var mutlu edecek .yazmak çizmek anılar biriktirmek paylaşmak dinlemek bir çocuğun saçını okşamak bir kuş için camın önüne yem bırakmak…sizce de bunlar mutlu olmak için yeterli değil mi?

Belki ben şimdi dünyanın en çirkin resimlerini yapıyorum. Ama bu resimleri sevdiklerimle paylaşınca mutlu oluyorum.bu nedenle ne olursa olsun insanı mutlu eden ona ne verdiğiniz değil nail verdiğinizdir. 

Şimdi benim hayallerimi okuduktan sonra arkaniza yaslanıp dusunun en son ne zaman bir çocuğun saçını oksadiniz?bahçenizde ağaç ne ara böyle uzadı? Farkettiniz mi?sevdiğinizin yüzünde kac ben var ?

Derin bir nefes alın ve lütfen kendiniz için bir şey yapın. Ben tekerlekli sandalyeye rağmen hayallerimin peşindeyim. Adim Ayşe Fatma ta da….yaşım 16 ya da 40 çocukken edindiğim bu sandalye bana engel değil.

Şimdi hayallenizi düşünme sırası sizde .hayatin neresinde olacağınızı hayalleriniz mi sekillendirdi? Ben belki ilerde bir sergide resimlerimle sandalyeyle sizi karşılayacağım. Belki de yuruyemeyecem. Ama birilerinin yüreğine dokunacak bir resim yaparim iz bırakırım. Nefes almak sevdiklerinin yanında olmak olum tehlikesi geçirmiş bir hasta için sizce mucize değil mi?dün geçti yarın uzak ama bugün bizim için unutmayın. Hayalleriniz umutlarınız tohumudur. Sıkıca tutunun onlara ve yürüyün korkmadan

 

 

Yürüyün evet çünkü yaşamın gerçeklerinden kaçamazsıniz. İster kader diyip kabullenin isterseniz daha kötüsü olabilirdi diyip kendinizi avutun sonuçta bu gerçek var.evet belli ölçülerde konforunu düzenleyici çalışmalar yapabilir ama düzelmiyorsa kendi köşesinize saklanmaniz kendinize yapacağınız en büyük kötülüktür. Görme engelli olmanız çiçekleri tanimaniza ayırt etmenize engel mi? Ellerimiz maden eşsiz resimler yapabilir,kollarınızı olmadan da sporda birincilik bile almanıza engel değil…tahmin ettiğiniz gibi belki de ayağa kalkamıyorum. İncecik bacaklarım yurumeme yetmiyor ama ben mısırın çöllerinden tutun da cin settinin en ince ayrıntısını öğrenebilecek zihnimde sandalyede tutsak olmadan yaşıyorum…

Sahi düşünsenize bir de bunu yaşayamayanlar. Umutsuzluk kölelik değil mi sizce…beynini kirli düşüncelerle doldurup küçücük çocukları istismar edip vahşice katletmek işsize saglam hır bedeni taşıyan bir insan için en kötü özellik değil mi?

İnsanı insan yapan elbette sağlıklı ve tam anlamıyla çalışan bir sistem doğru. Ama bence en büyük ayrıcalık insanın kalbine ve beynine hukmedebilme yeteneğidir.evinizde ışığı yakıp gözlerinizi kapatıyorsunuz,size verilen kalbi ve beyni boş yere harcamayın.hani o dolaplarinizda sırf almak için aldığınız ve hiç giymediginiz o muhteşem gömlek var ya belki de bir babanın ya da bir.

 annenin kaç bayramdır ne kendisine ne de evladına alamadığı gömlektir. 

Doğayı çok severim ama o muhteşem ormanı canlıları hiçe sayıp kendine trubleksler yapan biri mustemilatta kalan yardımcısına sizce kaç kez gunaydin demiştir.

 

Bir annenin gözünden bile sakındığı bebeğinin bir canı tarafından katledilmesi sizce sağlıklı bir bedenin ürünü müdür?karısını evlatlarının önünde katleden elleri ve ayakları tutan bir baba benden daha mı sağlıklı?

 Hiç okula gidemeden okuma yazmayı öğrenenen biri sizce bu gücü neden almıştır?pollananin kız kardeşi olduğunu söylediniz duyar gibiyim 

Varsin öyle olsun netice de beni hayata bağlayan yasama sevgim.inancim .ben ruhumu yoran herseyi engelledim .tıpkı sizin gibi .incir çekirdeğini doldurmayan sebepler yüzünden rehberinizden ve sosyal meyda hesaplarınızdan sildiğiniz insanlar gibi…

 

Bu hayat sinav diyenler de var elbet eğer sınava ona göre yaşamak gerekiyor o zaman. Doğrular yanlışları götürmüyor derim zaman size.neden doğru düzgün yaşamak varken yanlışlar yaparız o zaman.yanlis ve hata arasında çok ince bir çizgi vardır bunu bilmek çok önemli…madem ki hata yapmak normal düzeltmek anormal olmamalı.empati kurup karşımızdaki kişiyi anlamak varken neden kusurlarını yüzüne vuruyoruz ki .omuza hafifçe dokunup yapabileceğine inandırmak yerine neden sürekli yapamadığını hatırlatıp kucumsüyoruz ki..

Siz değil miydiniz ilk adımı atarken elini tutan o minik bebenin, anne desin diyen sirinlik yapan da sizdiniz..unuttunuz mu yoksa ilk sözcüklerini duyduğunuzda o mutluluk nereye gitti.neden şimdi en ufak hatasida onu dinlemeden cezalandirdiniz. Konuşmadan, dinlemeden kulak ardı ettiğiniz soruları yüzünden covukluklar ergenliğe ulaşan bu yolculuğunda ona eşlik etmenize o kadar ihtiyacı vardı ki. Siz onu mesgâleleriniz yüzünden tek başına yürümek zorunda bıraktığınız bu yolda düşmesi sizce de normal değil mi?

Bir hayalden baslayan bu hikaye bakın bizi nerelere götürdü.demem o ki beni engelleyen sadece dizlerimin tutmaması.ama hayallerim olmasına engel değil.bu yüzden luften bizi yetiştirirken sevginizi vermekten korkmayın.valla cidden fazla sevginin geri ödemesi size güvenen kendini tanıyan idealleri ve doğruları olan erdemli bir çocuk olarak dönecektir.beni susturmak için telefon yerine bir kitap verin .düşmeyelim diye arkamda değil elimi tutup yanimda yürüyün.golgeniz değil elinizin sıcaklığı dokunur yüreğime.

Biliyorum sizi biraz yordum belki de üzdüm ben de üzüldüm ama biliyor musunuz?yaşıtlarimla bir kez kutu kutu pense oynayamadım için değil kız çocuklarının öldürüldüğü ,annelerin katledildiği zaman anne ölme diyen arkadaşımın çığlığını duyduğum zaman yazarın dediği gibi yaşadığım çağdan yoruldum .okula gidemeyen 13 de evlenen 14 de anne olan arkadaşlarımı gördüğümde uzuldum . Hayallerinin peşinde koşmak isteyen nice Anadolu kızının yastığına sim sıkı sarılıp hayatının karardigini görünce yoruldum.ustumuze giyecegimiz kıyafetten sacimizin renginden başımızın üstündeki ortuden etegimizin boyundan dolayı yargılamaktan yoruldum.aman kızım yapma ayıptır sözünü duymaktan yoruldum.okumak isteyip de adını bile yazamayan arkadaşlarım olduğunu bilmek bu sandelyede oturmaktan daha acı veriyor.hani o bizi okutmak istemeyen babaların evlatları neden eslerinizi erkek hekimler yerine kadın hekim muayene etsin diye laf ediyorsunuz. Hani o sagsahli sünnet töreni düzenlediğiniz erkek çocuklarınız ,hadi oğlum goster dediğiniz erkek çocuklarınız değil mi bizim canımıza kasteden.

Kocaman bir silgim olsa keşke diyorum. Benim gibi nice kızın yazdığınız o yazıyı silip daha özgür daha aydın daha hayata sarılan yeri geldiğinde anneligiyle yeri geldiğinde kardeşliğine mesleğine ihtiyac duyduğunuz o canim kadinlarin adina kaderi bu dediğiniz tüm kara yazıları silmek isterdim. İşte o zaman resimlerim daha renkli olurdu.

Başlarken hayallerimi anlattip sona yaklaşırken de hayal kırıklıklarını.sonucta bu hayatın bir tarafı beyazdan bir tarafı da siyahtan itibaren .ama gokkusagini yakalamak da bize özgü. İnsan beyni ve kalbinin yenemeyeceği hiç bisey yoktur.hani derler ya her karanlık gece elbet sabaha Kavuşacak. Ben de size derim ki bu hayat sizin ve nerede olacağımıza siz karar verin .bir kere daha söylemek isterim ki ben tekerlekli sandalyede yaşayan binlerce insandan biriyim sadece.ben adı bile unutulmuş belki de kız doğdu diye sevinilmeyen bir çocuğum yaşım.14 ya da 30 .sokakta taciz ettiğiniz de benim hayatı kistladiginiz da benim .o yüzden fiziksel yetersizliğim yerine beni küçümsediğiniz kimliksizlerstirdiginiz için için asıl ben dizin adınıza uzuluyirum .

Size hayallerimin sonsuz olduğunu söyledim ya en başında hani demiştim ya hayalleriniz umutlarınızın tohumu diyebhaydi gelin bir hayal kuralım hep beraber ve bu haber bizi sonsuza kadar ölümsüz kılsın. Bir anahtarı var bu koca kaos dolu dünyanın bilir misiniz adı sevgi.. koşulsuz beklentisiz ipoteksiz.sevelim bir ağacı bir çiçeği bir çocuğu…içten samimi ve duru.bir cicek ekelim yapmacık gullerin yerine. Bir iz bırakalım bizden yarına..bir işim bırakalım kadına insana çocuğa erkeğe layık bir hayat yaşayalım.bir çocuğun çığlığına kapatmayalim kendimizi …umutla kalin .bir gün sizi mor papuclarimla resimlerimlr karşılayacağım. Umarim o güne kadar daha özgür oluruz…hayalleriniz umutlarınız tohumu olsun .yürüyün korkmayın…zira ben öyle yapacagim

Veda vaktidir sanırım. Çok konuştum belki de ama inanın bunlar bir kız çocuğunun hikayesi değip sadece.herkes bir şekilde sinaniyor bu hayatta .kimi zaman direnip kimi zaman pes edip kimi zamanda dayanamıyorum diyip çekip gidiyor .sokak ortasında çocuklarına ekmek alamadığı için kendini yakan babayı unutmuş olamazsaniz. Keşke hayat toz pembe olsaydı da size çok daha güzel şeyler anlatabilseydim.ama sizin de bana yansıttığını duyguları göstermek için ayna tuttum kalbinize.oyleyse sol baştan başlayalım mı mesala kiz olarak dünyanıza geldiğimde pembe giydirmeye vazgeçin. Abime hadi amcana goster paşam aslan oğlum demeyin mesala .itaat etmemi koşulsuz kabul etmeyi haksızlık karşısında susmayı edepmiş gibi göstermekten vazgeçin. Siz bundan vazgeçin de ben de kendi ayaklarım üzerinde durayım. Hoş sizin gibi ayakta duramam ama bari kendimi rahat bir şekilde ifade edeyim işte o zaman birey olduğumu hisseder kendime saygı duyar ve ilerdeki yaşantım için sizden gerekli olan yaşam iksirini alayım.bir kız çocuğu ailesi içinde ne kadar iyi anlaşılır sevgi ve güven duygusu alırsa ilerde meslek hayatında eğitimde aile hayatında o kadar iyi olur.kistaslar koymayın bize sacimizin boyuna rengine basortume rujumun rengine takılmayın.elimden tutamayacaksaniz bana uyumadan bir masal anlatamayacaksaniz zahmet edip dogurmayin beni.anne babalık duygunuz sevgi ilgi ve güven veremeyeceğiniz bir çocuk ile tatmin etmeyin.vakit gitme vakti.kaydi koyun kahvenizi ve bir kez daha düşünün.simdi ergen bir kızın yarın genç bir kadının hikayesi bu.umarim yüreğinizde güzel bir his bırakır.daha güzel yarinlarakavusmak dikegile ne olursa olsun bu hayat güzel.yeter ki nasıl yaşayacağınız karar verin

Bir genç kızın dilinden anlatmaya çalıştım size ben de bir kadın olarak yaşadığımız bi çağda kendini var etmek büyük emek ister. Cocukluk ileri hayatımızın temelidir aslında. Bir okul oncesi ogtetmeni olarak size derim ki bir çocuğu nasıl  yetistirirseniz  size de dönüşü2 öyle olacaktır. Daha 4 yaşındayken  abim anaokuluna giderken onun peşine giderdim.ama mesasef yaşım tutmadigi için sınıfa giremedim. Bir kaç denemeden ve tatlı ikazlardan sonra ben de denemekten vazgectim.cocukkrn kendime dedim ki ben eğer o sınıfa giremedimse  eğer ben de büyüyünce  ogretmen olup öyle kaçıp kaçıp abilerinin  arkasından gelen tüm bucurukleri sınıfına toplayacağım. İlk orta lise derken bir de baktım ki şimdi tahmin ettiğiniz gibi okul oncesi ogretmeniyim.hani o giremediğim sinif var ya işte o benim.iste hikayedeki kız çocuğu ile hikayemizin  kesiştiği yol bu.ben de hayallerimin peşinde koştum.herkesin bir hikayesi vardır bir hayali ile başlayan .ben belki de sadece bu hayalime bu kadar sıkı sıkıya sarildim .Bir de yazmaya …meslekte 18 .yılım ve tek iyikim bu …tıpkı.o sandalyedeki kız gibi sarilmasaydim eğer hayallerime  kendime haksızlık ederdim.okur yazarlığı olmadığı halde beni ilkokula bitirmeme kadar destekleyen annemin de en büyük hayaliydi.simdiye kadar içinde uhdedir. Okuyamayan tüm kadınlar gibi.diploma olarak bakmadığım için mesleğimi çok seviyorum .en güzel his  değil mi minicik bir çocuğun ilk ogretmeni yoldaşı olmak .bence bu paha biçilemez. Umutsuz olmak ölmenin bir başka şekli.40 yaşıma gelirken eskiden kendime söz verdiğim gibi yazacağım  demiştim. Çok kıymetli hocalarım  ailem ve dostlarımın desteğini almak beni cesaretlendirdi.unuversitede kaleme alıp ve yazıp yönettiğim  suçunuz kadın olmak oyununu 4 sene Sakarya da sahnelemistik.belki de ömrümde ilk ve son kez ayakta alkislanacaktim.bir teyzenin kurban olan senin kalem tutan eline diyerek yazdığımı bilmeden söylediği o söz benim için en hiymetli ödüldü. Zaman geçti vr ben tam 17sene sonra kendi şehrimde o oyunu yeniden aynı ruh ve aynı heyecanla sahneledik.8 kadının hayatını anlatan o oyun seyircileri etkilemeyi başardı elbet ama güzel olan tarafı kendime guvenmeme sebep oldu .işte şimdi günlerdir bu hikayeyi toparlamak ve sonlandırmak  aynı heyecanı verdi bana dilerim ki okuduğunuzda sizi sikmamisimdir.bu  paylaşım benim icin iyi bir deneyimdi.siz de yürüyün olur mu hayalleriniz peşinizi birakmasin

Tags:
Paylaş
1 Yorum
  1. Yazar
    Semire 2 sene önce

    Bana da yer verdiğiniz için teşekkür ederim

Bir Cevap Bırakın

© 2023 Yazokur. Sizin için sevgiyle hazırlandı. MacroTurk

İletişim

Sizlere daha iyi hizmet edebilmek için bize mail gönderebilirsiniz.

Gönderiliyor
error: İçerik Korumalı

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account