Sevdiği kıza musallat olan biri vardı. O ve arkadaşı, bir gün muhtarın karşısına dikildi. Muhtar, ikisini de üniversitenin ortasında dövdü.
Ne olduğunu anlamayan muhtar kazanan grubun lideri olmuştu. Tek sorunu ‘yanlış zamanda, yanlış yerde’ olmasıydı! Sevdiği kızı da kaybetmişti.
Basın açıklamalarında sözcü görevini üstleniyordu. Eğitim hayatı böyle geçmişti.
Herkes bir yere memur olurken muhtar elinde diplomasıyla köyüne döndü.
Şimdi ise; mesai bitiminde, kahvehanede haberleri dinleyerek zaman öldürüyordu.
Bir gün babasıyla kavga etti. Hem de ne kavga! Çekti gitti büyükşehre!
Şehrin gece hayatı onu büyülemişti.
Arkadaşlarıyla gittiği gazinoda bir kadına tutuldu. Haftalığını aldığı gün soluğu kadının yanında alıyordu. Kadın da ona karşı boş değildi.
Cenazeden sonra annesiyle vedalaştı. Tarlalardan birini satıp şehre geldi. Parasının olduğunu bilen kadın, daha bir samimi davranmaya başladı. İsteği üzerine kadına bir ev açtı. Bir güzel dayadı, döşedi.
Kadın Hikmet’ e sırt döndü. Her gece kadının önüne çıkıp dönmesi için yalvarıyordu.
Yine bir gece kadın gazinonun kapısında göründü.
Hikmet, yolunu kesti. Bağrışmaları duyan gazino sahibi araya girdi. Hikmet gazino sahibine saldırdı. Patronun adamı, hiç acımadan silahını ateşledi. Hikmet’ i, yaralı hâlde çöpün yanına bıraktılar.
Annesinin elini öptü. Şehir defteri onun için kapanmıştı.
Kalan tarlayı köylülerle birlikte ekip biçti. Annesinin de razı olduğu kızla nikâh yaptı.
Bayram amca için ise bu çok zıt bir durum.
Sandalye üstünde ‘Medine dilencisi’ ni andırsa da bankada hatırı sayılır bir meblağa sahipti.