Çiğdem Hanım, oğlunun sözünü cevaplamadan ona:
‘Oğlum, benim sözümü kesmeden dinle’ dedikten sonra koltuğun üzerine oturdu. Ardından ona, ‘Evlenmen için sana kimi gösterdiysem şimdiye kadar hep reddettin’
Salih, evlenme sözünü duyunca yüzü asıldı ve ‘ama anne’ dedi, ama Çiğdem Hanım ona ‘Benim sözümü kesme’ diyerek onu susturdu. O susunca ‘Baban, senin mürüvvetini göremeden öldü. Oğlum, benim de senin mürüvvetini görmeden ölmemi mi istiyorsun? Hem benim de torun sevme hakkım yok mu?’ dedi ve hüngür hüngür ağladı.
Salih, annesinin ağladığını görünce sırtını sıvazlayarak:
‘Ağlama anne, sen ağlayınca rahat edemiyorum. Söz, evleneceğim ama şimdi değil’ deyince annesi hiddetlenerek:
‘Ne demek şimdi değil. Yoksa benim bilmediğim birileri mi var?’
Annesine, Büşra’yı diyemezdi. Hem o fakirdi ve hapisteydi. Annesi ise kendilerine denk birilerini istiyordu ama gel gör ki annesinin bulduğu kızlar hem şımarık hem de üstten bakan kişilerdi. O da bunlara karşıydı. Zengin de olsa, fakir de olsa, amir de memur da olsa, patron da olsa işçi de olsa Allah Teâlâ katında hepsi birdi. Yalnızca takva sahibi olanlar üstündü. Annesine bunu yıllarca anlatmasına rağmen, annesi bir türlü anlamak istemiyordu.
‘Yoo, hayır’ dedi Salih cılız bir sesle.
‘Mademki birileri yok. O zaman en kısa sürede Ceylan’la evleneceksin’ dedi Çiğdem Hanım, ardından onunla gelen Çiğdem’i içeriye çağırdı.
Ceylan, ailesi tarafından her istediği alınmış, o şekilde büyütülmüştü. Kibirliydi, aşırı derecede kindardı. Kendisine yapılan kötülüğü unutmaz, yeri gelince intikamını alırdı. Üstelik hal ve hareketleri genç bir kıza hiç yakışmıyordu. Bu yüzden de onu istemiyordu.
Ceylan içeriye girer girmez ona sarılmak istedi ama Salih kendisini geri çekti. Buna rağmen o ileri atılıp sarıldı. Herkesin içinde öpmek istedi ama Salih onu durdurdu.
Türkan’da, Halit’te Ceylan’ın hareketleri karşısında ağızları bir karış havada kaldı. Salih, onlara onu anlatıyordu ama bu kadarını da beklemiyorlardı.
Salih, Ceylan’ın hareketlerinden dolayı iyice sinirlenmişti. Zira o bu laubali hareketleri sevmiyordu. Hem de herkesin içinde olmuştu bu hareketi. O yüzden kızgın bir şekilde hem annesine hem de Çiğdem’e baktı. Ardından kapıyı sertçe vurup dışarıya çıktı. O çıktıktan sonra Çiğdem, arkasından ona:
‘Bakalım nereye kadar kaçacaksın. Elbette ben seni elde etmesini bilirim’ dedikten sonra kendi kendine ‘Eyer benden başka sevdiğin varsa. O zaman onun benden çekeceği var. Eyer, gerçekten böyle bir şey varsa onu doğduğuna pişman ederim’
Tags: #din #aşk #İslam