İlk tanıtım
Tanıtım.
Dünya iki krallığın, karanlık pencesinden keskin dişlerini bilemeden ,yönetildiği bir dünyanın öncesiydi. alnisa(kadın) ve rajul ( adam) krallıklarının olmadığı bir yerdi.
Krallıkların dost içinde yaşadığı. Uçsuz bucaksız toprakları beraberce faydalandıkları ,tatlı su kaynaklarının istedikleri kadar içtikleri bir yerdi .
Kadınların ve erkeklerin ayrımı olmadığı,insan olarak saygı duyulduğu bir diyardı. dünya …
Taki ,tarihin herzaman bir kötü adamı çıkartığı ana kadar.
Çok vahşi,kana susyan zalim bir komutanın tüm dünyayı kendi hakimiyetini almaya başlamasıyla başladı.
Bu komutan o kadar güçlüydü ki ,tek kılıçla elli kişiyi öldürebilirdi, bir çok adamın saygı duyduğu , bir çok askerin yalvararak katıldığı bir orduya sahipti. bir çok krallığı fetteti .gittiği her krallağın toprağına kanın kırmızı rengiyle boyadığı bir adamdı.
Bu komutan thomes Dean dı.
Kalpli taştı ,ruhu bir gölge gibi aklını takip ediyordu. Özelikle öldürmekten zevk aldığı kişiler kadınlardı.
Çeşit çeşit işkenceyle kadınları öldürüyordu. gecenin karanlığında kadınların umutsuzca çığlıkları yankılanıyordu.
Kâh dirir diridi gömerek.kâh ise yakarak bazen günlerce aç susuz bıkakarak …
Ama kötünün olduğu yerde ışığı eliyle tututan biride başkasında vardır elbete .destanlarda tek taraflı yazılmaz .
Tang hanedanlığından ,bir prenses Hai li .küçüklüğünden beri savaş zekasıyla bileğinin maharetiyle dudak ısırtan biriydi.
Ve thomes Dean öldürdüğü bir ailenin kızıydı.intikam yemini etmiş ve kaç bahar sonra yemini çok ağır bir şekilde yerine getirmişti.
Kadınlardan oluşan bir orduyla thomes Dean ordusunu, bir karınca yuvasını ayağına basan bir insan gibi altetmiş ve tüm kadınları odusuna toplamıştı.
Ve sonunda fetihtiği topraklarda. Kadınları topladı tüm dünyadaki kadınları kendi yarattığı diyara rahatça yaşmaları için ikna etti .
Hai li gözünde erkekler vahşi insanlardı bu yüzdende hiç bir erkeğin girmediği bir diyar haline gelmişti . Kadınları yaşadıkları olan o bölgenin
adını da alnisa(kadın) diyarı koymuştu .
Ama iki krallığı bileştirerk küçük bir toparak parçasını iki kralın emriyle soyları devam etmesi için bırakmışlardı.
Her yıl en güzel ve kadın ve erkeklerin evlenmesiyle.orda yaşmasına izin verdiler .taki çocuklar onaltı yaşına gelince kadınsa alnisa(kadın) diyarına erkesede rajul(adam) diyarına gönderiline kadar …
Ve …1 bölüm bir haberci seknay’⚔️
Öncelikle bu yazacağım ilk uzun roman olacaktır,ilk başta sıkıcı gelsede lütfen okuyun çünkü inanılmaz bir yolculuk sizi bekliyor ve yorumlarınızı benden esirgemeyin? ve ( main title teheme wesworld dizi müziğiyle okumanızı tavsiye ederim.)
Dün gece yağan yağmur,tüm toprağı balçık yuvasına dönüştürmüştü.
Ağaçların yapraklarından halen su damlaları çamurlu toprağa doğru,yavaş
Bir biçimde yere düşüyordu.gökyüzü kara bulutların eseriymiş gibi yavaş yavaş,karanlığa esir düşüyordu.
Siyah bir Arap attı,balçık ve çamur içinde olan toprağa çok hızlı bir şekilde nal izini bırakıyordu.bu izler ,yavaş yağan yağmur damlaları attın ,küçük bir çukur gibi olan nal izlerine doluyordu .
Binici,attın dizginini iki elliyle sımsıkı kavramına rağmen ,attın hızlı gitmesiyle üstünde oturduğu eyerle beraber bir aşağı bir yukarı zıplıyordu.
Kâh,bazen iki elliyle kavradığı dizgin iplerini yan sol ellinden,ya da sağ ellinden yalnışlıkla kaçırıyor,binici telaşlı bir şekilde attı sürdügünden,sivri uçlu ayakkabısını topuğuyla attın sarkmış göbeğine ,sert tekmeler attığının farkında olmuyordu .
At, dörtünçü tekmeyle berber acı içinde kişnedi.iki yana ayrılan dolgun dudaklarından ,sahibine isyan sesi yükselerek yalnışlıkla bastığı,yağmur yüzünden kayganlaşan toprağın üstüne sahibini kendisinden iki metre ötesine fırlatarak yere düştü.
Binici,yere düşmesiyle kafasına taktığı altın miferi yere düştü ve binicinin altın rengindeki sarı saçları yağmurun damla damla yağmasıyla ıslanırken, yüzünü örtüğü siyah peçe rüzgarda uçuşuyordu.
Üstü başı,çamur içinde kalırken soğuk hava yüzünde yarı çıplak olan kolları donuyordu. ama binici hiç umursamadan attının yanına koştu .sol bacağı kırılmıştı zavalı attın.
Binici , belinde duran kızıl elmas işlemeli hançerini tek seferde ellinin
arkasından cevirerek,bir dizinin üstüne çömeldi.
At,sahibinin diz çökmesiyle korku içinde sağ ayağıyla kalkmaya çalışsada tekrar yere boylu boyunca uzanmak zorunda kaldı .at,biliyordu ! Ayağı kırılan atların,sahibleri tarafından nasıl bir akıbetin beklediğini.
Bu yüzden sahibinin,sol elliyle gözlerine doğru getirdiğini görünce tekrar kalkmaya çalıştı.ama yine sonuç hüsran oldu.
Binici,attını sakinleşmesini sağlamak için,sol elliyle attın siyah düzgün, taranmasına rağmen yağmur yüzünden ıslanmış yelesini avuçnun içiyle okşadı .ilk başta huysuz olan at yavaş bir şekilde sakinleşerek kendini sahibin güvenilir kollarına bıraktı .o sıra binici diğer elliyle attın ,siyah koca yuvarlak gözleriyle kendisine yalvararak bakmasını kesmek için ,ellinin avuç içiyle gözlerini kapattı.ve son dokunuş olarakta çamurun içinde bıraktığı hançerini alarak,tek bir vuruşla attın şah damarını kesti.
Son nefesini veren. attın başına,başını dayadı.attın son bir nefes allarak öldüğünü görünce derin bir kederle ,açık olan attın gözlerini sağ ellinin avuç iciyle yavaşça gözlerine sürterek kapattı ve son dokunuş olarakta hancerindeki kanı,kendi elbisesine sürterek temizledi.
Ayağa kalktı ve içinden” zamanım yok üzülmeye! …hızlı olmalıyım.”dedi derin bir kederle kendini toparlayarak ormanlık yoluna doğru koştu.o sıra attın ,daha sıcak olan kırmızı kanı toprağa akıyordu.
Bu binici,genç yaşında bir kadındı.(alnisa) bölgesinde,kraliçenin habercisi olarak bilinirdi .bu kadın genelde kraliçenin ,başkomutana özel olarak mektuplarını taşır ve ya yüce meclis üyelerinin bir sonraki kraliçe seçiminde,yeni kraliçeyi kimsenin haberi olmadan başkentteki,kraliçenin sarayı olan pena sarayına getirilmesini sağlardı.
Bu kadını,meclis üyeleri ve kraliceden başka kimse bilmez ve tanımazdı.bu genç kadının ünvanı”seknay’dı”anlamı,bir kişinin bildiği demektir. Seknay’lar özel olarak kılıç ve her tür dil ve alfabeyi öğrenirler.normalde çok soğuk ve hiç kimseyle konuşmayan insanlar, özel olarak kraliçe tarafından seçilir .
Şimdi bu seknay ,alnisa bölgesinin en önemli,yedi ordu diye bilinen ve al’usra sınır bölgesindeki karagahın,başkomutanı Esta için bin kilometre ,gece gündüz at sürmüştü.al’usra şehri,rajul ve alnisa bölgelerinin tam ortasındadır.bu şehir her iki taraf için soylarının tükenmemesi için kullanılan bir bölgedir .
Her iki yılda bir yapılan,sağlıklı ve güzel kadın,erkeklerin büyük bir kutlamaya evlendirerek çocuk sahibi olmalarını sağlarlar.dogan çocuklar anne ve babalarının isimlerini sol bileklerine yazılır.çouklar onaltı yaşına bastıkları da da genç kızlar alnisa bölgesine gönderilirken genç oğlanlarda rajul bölgesine gönderilir,al usra şehri her iki tarafın dokunmadığı ailelerin rahatça yaşadığı bir bölgedir.
Ama aynı zamanda insan ticareti için en uygun şehirdir.bu yüzden çok sayıda haydut,bazen erkekleri kaçırarak,en yakışıklı olanları,alnisa bölgesinde ki zengin ve soylu kadınlara satar, bazen de yakaladıkları ve ya kaçırdıkları kızları,rajul bölgesinde ki zengin ve soylu adamlar köle olarak satarak büyük bir mikatarda servet elde ederler.
Bu yüzden de alnisa sınır bölgesinin başkomutanı,bu son yüzyılda çoğalan insan ticareti yapan haydutları peşindedir.ve bir kaç gün önce al’usra şehirin içinde bir insan ticaretinin gerçekleşiçeğini öğrenmiş ve kılık değiştirmiş bir şekilde şehire sızmıştı.
ve şu anda kuru ağaçların olduğu ,dün geceden beri toprağın çamur ve balçık oluşturduğu …yeni yeşilenmeye başlayan çimenlerin olduğu bir bölgede kuru ağaçların arkasında ondan fazla belinde kılıç olan ,kolları çıplak,deri pantolanlan giymiş üstlerinde aynı siyah deriden ,uzun ve dizlerine kadar gelen elbiseler üstlerine gecirmiş,saçlarını savaşçılara özgü bir şekilde açık bırakmış olan kadınlar saklanıyordu .
Ve hele aralarında öyle biri vardı ki! Kıvırcık saçlarını iki yandan örmüş,gözlerini simsiyah boyamış ,omuzlarında beyaz bir Kurt kürkünü geçirmişt,sol el parmaklarıyla ustaca döndürdüğü,keskin bir hançerle önünde duran .ondan fazla kılıçlı ,yabanilerin kana susamış gibi köleleri izlemesini,yırtıcı bir Kurt gibi izliyordu .
Bu adamlar yermi tane kadını ve aralarında bir erkek bulunduğu kölelerin etrafını, kılıçlarının kapzalarını tutarak geziyorlardı.haydutların başı ,sol ayağı aksak ve sağ gözü kör,kıvırcık saçlarından kir akan,kırk yaşında bir adamdı.
Bir ara,korkudan titreyen ellerini önünde bileştirerk önde yürüyen bir gencin ensesinden sımsıkı tutarak kulağına bir şey fısıldadı.kuru ağaçın arkasında,sabırsız ve meraklı gözlerle
Haydutları, kadın uzun bir süre iki parmağı ile döndürdüğü hanceriyle izledi.
Daha on yedi yaşında olan, işlediği hırsızlık suçundan dolayı askere gönderilen ,orda da rahat durmadığı için sınır kargahına gönderilmiş olan genç kız yalnışlıkla bastığı kuru ve ince bir dallın,sessiz olan ormanda Yankı yapmasını neden oldu .haydutları başı belinde duran ,nerdeyse hiç kullanmadığı paslı kılıçını cıkartı.onunla berber tüm haydutlar belilerindeki keskin bıçakları çekmişti.
1 sayfa sonu…
Haydutlardan en çelimsiz olanı ,yanaklarında topladığı tükürüğü yere tükürdü.derin bir nefes allarak ,baş hayduta döndü.o sıra sessizce onları izleyen ,kurt kürklü kadın bir anda parmaklarında döndürdüğü bıçağı avuçunun içinde tutu.hemen kendisinden ileri duran sarışın,uzun boylu ve de yapılı bir kadına başı ile “haydi “dermiş gibi salladı.
Sarışın kadın mesajı alır almaz . sol ellini havaya kaldırdı.yavaş bir şekilde indirdiği anda,ondan fazla, ok gökyüzünden bir yağmur misali haydutlara yağmaya başladı.haydutlar çil yavrusu gibi kaçışırken ,elleri arkadan bağlı köleler korku içinde bağırıyorlardı .
Genç, uzun boyu ,dolgun kırmızı dudaklı, siyah boncuk gözlü,hoka burunlu beline kadar inen düz ,ince saçları vardı. ve köle kızların arasındaki en güzel genç kızdı,fırsattan istifade eden bir haydut kaçırmaya çalışıyordu.genc kız korku içinde tüm bedeni titriyor, bağırıyor,adama vurarak kaçmaya çalışıyordu.adam sonunda dayanamayarak kadına sert bir tokatla bayıltı. Sol ellini sırtına koydu .sağ elli ile de bacaklarının altından tutup kucağına aldı ve arkasına döndüğü anda sırtında bir acı hisseti.
Ne olduğunu anlamadan ellerinin arasındaki kızı ,sert bir şekilde kucağından düştü.ve kendiside arkaya doğru gözleri açık bir şekilde öldü. Hayduttun sırtında ki hançer beyaz kürklü kadındına aitti.
Atılan oklar teker teker hayduların kâh,kabinden,kâh omuzlarından ve ya göğüslerine denk geliyordu.o sıra kuru ağaçların arkasından çıkan kadınlar,hızlı adımlarla tüm haydutları kılıçtan geçirdiler.
Haydutlar ,vahşi bir hayvan gibi ellerindeki kılıclarla kadınlara saldırıyorlardı,kadınlar ise çok hızlı menevralarla kaçıyor bir fırsatını buluncada haydutları tereddütsüz öldürüyorlardı.
Sonunda tek bir haydut bile sağ kalmamıştı ormanlık alanda.saddece haydutların başı, kaostan istifade ederek kaçmıştı.beyaz kürklü kadın ,ölen haydutu sırtını döndürerek hançerini aldı ve ölen haydutun kanını yine onun kıyafetiyle temizleyerek kapzasına soktu.
Az kalsın hatası yüzünden herkesi ölüme sürükleyecek olan genç kız gülerek beyaz kürklü kadının yanına koştu ve..
_ baş komutanım ,inanılmaz kılıç becerilerine sahipsiniz dedi .
Ama şu anda burnundan soluyan beyaz kürklü kadın umursamaz bir tavırla.
_ boşuna yalakalık yapma! … Bu gün ceza yemekten kurtulamayacaksın!..
sana dur dedim.ama sen elline koluna bir türlü sahip çıkmıyorsun. Dedi kölelere doğru yürürken.
Genç kız ,yutkunarak.
_ ama tanrı aşkına komutanım…o lanet olası dal parçası benim ayağımın altında ne arıyordu ki! Dedi… telaşla komutanala aynı hizada yürümeye çalışarak.
Komutan bir anda yerinde durdu .genç kıza ters bir bakış attıktan sonra.
_ Anna!..- sağ ellini omzuna koydu.anna komutanın omzuna koyduğu elle yan gözle baktı- sen dikkat etmelisin nereye doğru yürüdüğünü iyice bakmalısın..,bir dal harekket edemez – ellini omzundan çekip,yüzük parmağını hayır anlamında sallayarak- ama sen harekket edebilirsin değil mi? ..dedi gözlerini kısarak söylemişti. Annan’ında konuşmasını beklemden yanından yürüyüp kölelerin yanına gitti.
Anna ise beyaz kürklü kadının arkasından bakarken,derin bir iç çekti ve kimsenin duyamayaçağından emmim olarak…
_ en azından şansını denedin Anna! Hem daha uzun bir yol gidecegiz…belki biri çıkarda bu vahşi komutanı öldürdü…umut var…umut var.dedi.
Beyaz kürklü kadın ,kölelere baktı.hepsi çok zayıf ,kirli ve hirpani giyinmişlerdi. Tek bir çizgi halinde dizilen kölelerin yanından yavaş yavaş geçerek teker teker yüzlerini inceldi.o sıra yanında durduğu bir köyle iyice baktı.bu köle sui kökenli bir adamdı.cekik siyah gözleri ,uzun saçları beyaz bir tene sahip ,baya iri yarılıydı.
Komutan kaşlarını çattı,sol elliyle kılıcının kapzasının başını tutarak ..
_ sen kimsin?..dedi.
Otuz yaşlarında ki genç korkan bir sesle _ ben Jackie hope dedi kekeleyerek.
Komutan derin bir nefes aldıktan sonra genç adamı iyice süzdükten sonra.
_ sen sui soyundan gelmiyormusun neden ismin bir garip !dedi. Sağ bacağını öne atarak .
Genç adam başını öne eğmiş bir şekilde kadını dinledikten sonra başını kaldırdı ve…
_ benim annem sui soyundan gelir babam bir ingilizdir efendim dedi..
Beyaz kürklü kadın …
_ ya öyle mi! Peki… evlimisin sen! dedi .
Genç adam korkarak başını hayır anlamında sağladı.
Kurt kürklü kadın , derin bir nefes allarak başını sol tarafa çevirdi ve bir anda hancerini çekip gencin boğazına dayarak.
_ o zaman neden al ‘ usta şehrindesin dedi.
Genç titreyerek konuşmaya çalıştı.nefesini duyduğu kadının boynuna dayadığı hançerle bakarak…
_ ben bir haindim! Diye bağırdı.
Beyaz kürklü kadın şaşırak hançerini çekti ve yüksek sesle …
_ konuş bakalım!… Dedi
Genç adam derin derin nefes aldıktan sonra …
_ ben rajul kralının en yakın dostuydum .bir gün kendi gözümle ordaki kaçırdığı kadınlara işkence ettigini görünce bende onlara yarım etmek için ,kadınlarla anlaşıp onlarlı kaçırmak için tam bir yıl plan yaptıktan sonra kralın sarayından hepsini kaçırdım…Dedi
O kadar hızlı konuşmuştu ki kelimeleri bir araya getirdiğinden bile emmin değildi.beyaz kürklü kadın sesini tok bir hale getirerek …
_ peki nerde bu kadınlar dedi.bir anda genç adam köle kadınlara baktı ve tüm köle kadınlar öne çıkarak ,yüksek sesle” evet doğru o bizi kurtardı” dediler.
Beyaz kürklü kadın , bağrarak
_ az kalsın bu adamı_ elliyle gösterek_ öldürüyordum şimdi mi söylüyorsunuz dedi..
Ve hiç bir şey demelerine izin vermeden tüm askerlerine bağrarak ” hadi toplanın gece olmadan alnisa bölge kargahına dönüyoruz dedi …
O sıra ağaçların arkasından koşan,yorgun kirli ve üstü başı çamur olan bir kadın geldiğini gördü.sakin bir tafırla kadını karşıladı.
Kadın ,beyaz kürklü kadını görünce bir dizinin üstüne çöktü .sol ellini ,diz çöktüğü bacağının üstüne “L” şekli yaparak başını yasladı ve…
_ efendim ben seknay,size bir haberim var dedi.
Beyaz kürklü kadın şaşırarak
_ beni nerden tanıdın dedi .
Seknay’ ya hüzünlü bir gülümsemeyle.
_ kraliçenin size verdiği hancerin kapzasından diyerek başını öne eğdi.
2 sayfanın sonu…
Tags: Bir başka zaman