Toprak anayı elbisesiz bıraktılar.
Gökyüzünü ışıksız.
Suyu mavisiz.
Ne bilsinler ağacın yanarken ağlamasını…
Ne bilsinler evinde yanan kaplumbağanın feryadını…
Ne bilsinler insan olmayı…
‘Canımız sağ ya’ diyenin emek terinin kokusunu duymazlar onlar.
Çocukluğu yandı, elleri nasırlı amcamın…
Gelinliği kül oldu yüzü çizgili teyzemin…
Hatıralar oldu simsiyah
Nasıl dayansın köy insanı.
Ekinler, meyve ağaçları bitti
Hayvanların acısına yürekleri gitti.
Kuşların kanatlarına ulaşmış alevler,
Etrafını saran ateşi tanımadı zeytinler.
Toprak ne kadar sıcak olmuştu
Yeryüzünde cehhennemi bilmezki börtü böcek.
Ceylan gözleri korkuyla ağlarken
Yavrusunu bırakıp gidemedi dişi kuşlar.
Ahhh yüreğimde büyüyen alev topu
Nasıl kıydınız Allahsızlar
Hiç mi yok sizde korku
Zira yaradanım kendisi şahit
Yürekleri vicdan giyinmemişti ki iblislerin
Ebu leheb gibi kurusun elleriniz
Şeytan bile korktu ahir zamanın
‘insan’ olmayan insanından.