IMG_20220323_192431_813

 


Evet , merhaba yeni bir hikaye ile karşınızdayım. Bu hikayemiz de hayatta hiç söyleyemediğimiz derinlerden hissedip ifade edemediğimiz ve hissetmeyi unuttuğumuz duygularımızı hatırlayacağız düzenlenmeye alıp yeniden bölüm sonun da görüşmek dileğiyle ?  

Haydi başlayalım ☺️?

1. BÖLÜM 

Gecenin, mavisi bulaşırken yalnızlığıma binlerce cevapsız kaldığım matem soruların içerisindeyim. Bilemediğim bir güzergahta ilerliyorum. Kayboluyorum gecenin mavisinde kimseye anlatamadığım, gerçi anlatmaya kalksam bile kimsenin anlayamayacağı bir yerdeyim. Bir tek dostum olan gece mavisi ve soğumuş çayım uzaklarda olan gözlerim bugüne kadar hiçbir şey hissetmeyen ruhum… 

Telefonuma gelen mesaj sesi ile daldığım düşüncelerden ayrıldım. Telefonu, elime alıp mesaj atan kişiye baktım.

Kimden: Doğan

23.00

Canım uyudun mu ?

Ders çalışmasını bitirmişti anlaşılan. Ellerimi telefon tuşlarında gezindirip 

Kime :Doğana

Hayır, uyumadım gökyüzüne bakıyorum sen ne yapıyorsun ?

Yazdım pencereyi kapatıp elimdeki boş  bardağı koymak için çayı odamdan çıktım. Evde, bir tur gezdikten sonra alt katta annemi televizyon izlerken ; Babamı da bilgisayar başında buldum. Üst kata odama dönmeden önce kardeşim Ece’yi de kontrol ettim. Geç kaldı mı kalkmak bilmiyordu çünkü. Uyuduğunu gördükten sonra sessizce odadan çıktım. 

Herkesi kontrol ettikten sonra tekrardan  odama döndüm. Telefonuma bakmadan önce yarın ki olan derslere, göz geçirip çantamı hazırladım. Biyoloji ve matematiğin aynı günde olması işgenceydi resmen. Son eksiklerimi çantama koyup. Telefonumu elime aldım Doğan’dan mesajlar gelmişti

Kimden : Doğan

23.15

Ne gökyüzünü izlemesi yarın sınav var çalışmadın mı yoksa ?

Kimden: Doğan

23.18

Senin bu ihmalsiz hallerin beni öldürüyor sınıfta kalacaksın bu gidişle.

Kimden : Doğan

23.20

Sabah erken gel seni ders çalıştıracağım.

Hepsini okuduktan sonra kısa bir mesaj attım. Beni çalıştırmasına gerek yoktu çünkü benim tarihim onunkinden iyiydi ama bunu ona diğer şeyleri anlatamadığım gibi söyleyemezdim. Ben doğmadan önce dilim bağlanmıştı. 

Kime: Doğana

Tamam , öyle yapalım . 

Yazdım. Her zamanki gibi…

Doğan, fazla abartıyordu. Alt tarafı tarihten yazılı olacaktık ve ben tarihi derste çok iyi dinleyenlerdendim dediğim gibi ondan çok ilerdeydim  bu zamana kadar da hep iyi not almıştım. Doğan, hep abartmayı severdi ama yinede bir şey diyemezdim sevmek zorundaydım  başka bir seçeneğim yoktu.

Telefonuma arka arkaya gelen mesaj sesleri ile irkildim.  Gönderen kişi Doğandı. Benim, o kısacık attığım mesaja neler yazmıştı. Ve susmakta bilmiyordu. Birden telefonumun çalması ile yerimde irkildim. Arayan Doğandı telefonun açma tuşuna basıp kulağıma götürdüm. 

– Ayçe ! ne demek oluyor bu ? 

Derin bir nefes alıp 

– Sanada merhaba Doğan nasılsın ? 

dedim. Sesimdeki kinayeyi anlamış gibi duraksadı 

– Ayçe anlamıyorsun değil mi bu sınav çok önemli geçmemiz lazım yoksa sınıfta kalacağız neden anlamıyorsun birtanem 

Söyleyeceklerimi kafamda tartıp

– Doğan, biliyorum sınavın önemli olduğunu ama dünyanın sonu değil yani alt tarafı tarih sınavı abarttın

dedim . 

Demez olaydım gece yarısını Doğan’ın bana bağırması ve nasihatleri ile bitirmiştim. 

*

Çalan saat alarmı ile güne başladım. Ellerimle yarı uykulu saati bulup alarmı kapattım. Rutin işlerimi halletmek için yerimden doğruldum. Ve banyoya gittim. Ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapmaya karar verdim yanlardan da iki tutam çıkardım. Odama gelip gömlekli geceliğimi çıkarıp okul gömleğimi giydim. Ve pijamamı bacaklarımdan çıkarıp eteğimi giydim.

Dünden hazırlamış olduğum çantayı, koluma takıp odamdan çıktım. Kardeşim Ece’nin odasına uğrayıp onu kontrol ettim. Bu sabah beni şaşırtmıştı. Erkenden hazırlanmış ve beni bekliyordu. 

Onu da yanıma alıp merdivenlerden aşağıya indim Füsun abla mutfakta bize harika bir sabah kahvaltısı hazırlamıştı yerime oturup kahvaltımı yapmaya başladım.

Babamın sorusu ile ona döndüm

“Sınavınız varmış ” dedi.

 Evet anlamında başımı salladım. Gazete okuyordu yüzüme bile bakmıyordu  Ve devam etti . 

“Dün gece Doğan ile kavga mı ediyordun?” 

Ses tonu çok net ve soğuktu. Bu bir sorgulamaydı biliyordum. Doğan’ın sesini duymak dahi istemiyordum bütün gecemi mahvetmişti. Başımı evet anlamında sallayıp salatalığı ağzıma götürdüm. Benden cevap gelmeyince gazeteyi sertçe katlayıp yanına koydu. Kaçmanın bir anlamı yoktu. 

“Evet, biraz tartıştık . Ama büyük bir şey değil yani bugün okulda hallederiz ” dedim. 

Babam memnun olmuş bir şekilde başını salladı. 

“İyi düşünmüşsün Doğan ile seni uzun bir yol bekliyor. ” 

Ve ellerini masanın üzerinde birleştirip ciddi bir tavırla “ Zaten küçük şeylerden büyük kavgalar çıkarmamak gerek sen akıllı kızsındır. ” dedi. 

Annemde babamı onaylar gibi 

“Elbette Ayçe akıllı kızdır. Doğan’ı üzmeyi düşünmez bile babası.” dedi. 

Üstü kapalı bir şekilde geleceğimin Doğan ile olduğunu vurguluyorlardı. Gerçi bunu günde yüz kere yapıyorlardı.  Benden önce kaderim çizilmişti. Nerede okuyacağımı hobilerime kimlerle arkadaşlık edeceğime kimin ile evleneceğime bile ailem karar veriyordu. Hatta bu dünyada sanki tek bir görevim vardı o da Doğan’ı mutlu etmekti. Kardeşim Ece’nin oynadığı oyuncağa baktım bir an kendimi o oyuncak gibi hissettim. Doğan’ın oyuncağı her türlü kurala uyan itaatkâr bir esir aman ne güzel…

 Babam, sabah kahvesini içtikten sonra toparlanıp “Hadi bakalım ilk önce Ece’yi okuluna bırakalım sonra da seni okuluna bırakalım oradan da ben organizeye geçeyim ” dedi.

Tamam anlamında yaptığım baş hareketi ile yerimden kalktım çantamı koluma taktım ve babamı takip ettim. Annem bizi geçirmek için sandalyesinden kalktı. Babamın yanağına öpücük bıraktı sonrada bize görüşürüz kızlar diyip yukarı çıktı. 

Kahvaltıda ki o ciddi konuşmadan sonra arabada hiç muhabbet etmemiştik bende Ece ile konuştum yol boyunca. Ece’yi okula bıraktıktan sonra arabada babam ile ben kalmıştık. İkimiz de hala susuyorduk zaten konuşmak da istemiyordum. 

Çünkü muhabbet hep Doğan’ın üzerinden gidiyordu. Kısa bir yolculuktan sonra okuluma gelmiştik. Doğan okul kapısının önünden bana el salladı babam birden canlanıp oturduğu yerden kalktı. Benim ile bir kelime bile konuşmayan babam Doğan için arabadan indi. 

Doğan ile selamlaşıp beni yanına çağırdı. Biraz muhabbet ettikten sonra beni Doğan’a teslim edip gitmişti. Doğan elimi tutup “Biraz daha erken gelseydin seni çalıştıracaktım” dedi. Anlaşılan hala meseleyi uzatmakta kararlıydı. Bende Doğan’ın elini tutup okula doğru yürüdüm.

Bölüm sonu hayatta söyleyenlerden mi yoksa dinleyenlerden misiniz ? Bu sorunun cevabını benim yörüngeme davet edildiğin andan itibaren hep soracaksın hissetmen dileğiyle ? oy vermeyi unutmayalım olur mu yeni bölümde görüşmek üzere ☺️

Tags:

Paylaş
0 Yorum

Bir Cevap Bırakın

© 2023 Yazokur. Sizin için sevgiyle hazırlandı. MacroTurk

İletişim

Sizlere daha iyi hizmet edebilmek için bize mail gönderebilirsiniz.

Gönderiliyor
error: İçerik Korumalı

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account