Bölüm 1: Altın Günü!
Bu hafta ‘gün’ sırası Hasret’ teydi!
Sabahta girdiği mutfaktan öğle vakti çıktı.
Kekler, dolmalar, yalancı tatlılar… Ve tabi ki; aassolist kısır!
Saat 12’yi vurduğunda komşuları, Hasret’in evinde toplanmaya başladı.
Okullar tatile girdiği için oğlunun öğretmeni Nurten Hanım’ ı da davet etti.
Evdeki tek çocuk Yılmaz’dı!
Hasret, oğluna da bir tabak hazırlayıp kapı ağzındaki sandalyeye oturttu.
Teyzeler, aralarında sohbet ederken Yılmaz televizyonu açtı. Yetenek yarışmasının tekrarı yayınlanıyordu.
Hasret: “Yılmaz! Azıcık kıs şunun sesini!”
Program, teyzelerin de dikkatini çekmişti!
Nazire teyze: “Maşaallah! Bağlamayı nasılda çalıyor.”
Belgin teyze: “Parmaklarını yerim senin!”
Nilgün teyze: “Ya türküyü söyleyen? Mikrofon ile doğmuş eşek sıpası!”
Teyzelerin çocukları övmesi Yılmaz’ı kızdırdı! Kanalı değiştirdi.
Hasret: “Yılmaz! Değiştirme kanalı. Ne güzel bakıyoruz.”
Yılmaz, tekrar yarışmayı açtı.
Nurten Öğretmen: “Hanımlar! Çocukların becerisine bakın. Aileleri, zamanında akıllılık edip yol göstermiş. Siz de çocuklarınıza yol gösterin. Bu yetenekler küçük yaşlarda kazanılır.” Kadınlar arasında gülüşmeler oldu. Nurten Öğretmen buna bir anlam veremedi.
Zehra teyze: “Aman hocam! Bizim çocukları bilmiyormuş gibi konuşuyorsun! Benim oğlan bir hevesle saz aldı. Sıkılınca, satıp takım çantası aldı. Şimdi sanayide elektrikçi!”
Nilgün teyze: “Benim oğlan da! Televizyonda şarkıcılara heveslendi gitar aldırdı. Sahnedeki adam yere vurup kırınca bizimki de kırdı. Sonra sobada yaktık!”
Nazire teyze: “Bizde de aynı! Geçen yaz tatile gittik. Orada, yabancı kızları görünce keman istedi, aldık. Bir, iki gün çaldı. Mahalleye dönünce de roman çocuklarla çalmaya başladı. Şimdi meyhanelerde çalıyor.”
Belgin teyze: “Bir tane de benim başımda var. Sırf altın günlerine katılacağım diye darbuka aldı bizimki. İlk günler iyi güzelde işi abarttı. Genç kızlar, kalçalarını sallasın diye sürekli oryantal çalıyordu. Kızlar neyse de yaşlıların kalbi dayanmadı. Kız anaları da en son kapı dışarı etti!”
Nurten Öğretmen; annelerin, sanattan başının yandığını anladı! Yine de devam etti.
“Çocuklarınızı teşvik edin! Bir şeylerle uğraşsınlar. Kendilerini keşfetsinler. Yılmaz, sana da söylüyorum!”
Yılmaz, öğretmenini hep can kulağıyla dinlerdi. Bu yaştaki çocuklar için öğretmenleri zaten birer kahramandı!
Kucağındaki kek tabağını sehpaya bıraktı. Sandalyeden kalkıp dış kapıya yürüdü.
Hasret: “Oğlum nereye?”
“Top oynamaya!”
“Akşam ezanından önce evde ol!”
Yılmaz, ayakkabılarını giyip evden çıktı.
———————-
Sonraki Bölüm!
-Mahalle Arkadaşları!-
———————–
Yasin Numan Yılmaz
Tags: #dram #macera #psikoloji #sanat aksiyon hikaye komedi mizah sanatçı yetenek