images (63)

bölum 13 

Azat ve leyla mutlulardı bütün gece mutlulukları yüzlerinden okunuyordu. Azat leyla’ya baktı iyiki karşısına cıkmış onu kendisine aşık etmişti. Berat ağa ise bütün gece gözleri karısı şilandaydı hamile olmasına rağmen giydiği elbise’nin icinde melekler gibiydi aklına ilk başlarda ona  yaptıkları geldi  ne kadar kötü bir adamdı kırmızı gözlüsüne yapmadığı kalmamıştı. Şilan kendisine bakan kocasını görünce gülümseyerek yanına gitti.

“Neden öyle bakıyorsun berat ” dedi. Berat ağa şirince sorulan soruyla gülümsedi.

“Karımı ve kızlarımı çok seviyorum ondan ” dedi şilan aldığı cevapla daha çok gülümseyerek sarıldı kocasına berat ağa içine derin bir nefes alarak kokusunu içine çekti kırmızı gözlüsünün

“Şimdiye kadar sana çok şeyler yaptım ama sen yine de beni sevmekten vazgecmedin” dedi. Berat ağa  Şilan başını sevdiği adam’ın göğsünden kaldırarak sevdiğine baktı.

“Yaptıklarını kendi isteğinle yapmadın annem ve dicle’nin oyunlarına geldik ” dedi berat ağa sadece başını salladı artık kötülük yoktu….

Gece bitmiş bütün aile yorulmuştu. Azat leyla ve ailesini konaklarına koymaya gitmişti. Zümra herkes dağılınca kendini bir cuval gibi koltuğa atmıştı.

“Oy çok yoruldum” dedi gözleri kapalı selçuk ona sitemkar bir şekilde yanıt verdi

“O bir karış topukla ben bile yorulurum ” dedi onun bu cümlesiyle konak kahkaha sesiyle dolmuştu. Zümra sinirle gözlerini açarak baktı sevdiği adam’a

“Sende çok uzun boylu olmasaydın ayaklarım koptu seninle aynı boy olayım diye giydiğim topuk yüzünden ” dedi.

Onun bu sinirle söylediği cümlelerle ev halkı daha çok gülmüşlerdi. Zümra güldükleri için sinirle kalkmış ve odasına girmişti. Selçuk sinirle odasına giren sevdiğine baktı onu sinir etmek hoşuna gidiyordu. Zeyno hanım çocuklarına baktığında ne kadar mutlu olduklarını gördü. Berat ağa ve şilan aşkla birbirlerine bakıyor ve kızları için mutlu bir gelecek düşünüyorlardı zümra sevdiğiyle mutluydu. Azat evleniyor gelini konuşamasa bile o güzel kalbi ile konuşuyordu. Bu günler için şükretti allaha.

Azatta gelince herkes birbirlerine iyi geceler diyerek odalarına çıktılar artık selcukta onlarla kalıyordu. Onun için misafir odası hazırlanmıştı. Şilan odaya girince elbiseyi çıkartmış  kısa bir duş alarak  yatağa yatmıştı. Berat ağa uykucu karısına bakarak şakacı bir sesle

“Kızlarımızada uykucu olmaz inşallah ” dedi. Şilan duyduğu cümleyle bir anda ağlamaya başladı berat ağa sevdiği ağlayınca  içinden kendine bir küfür ederek karısına yaklaştı.

“Ne oldu neden ağlıyorsun kırmızı gözlüm ” diye sordu  Şilan burnunu çekerek berat ağa’ya baktı.

“Çok uyuyorum ya sen beni böyle beğenmiyorsun ” dedi berat ağa şilan’ın söyledikleriyle kahkaha atarak sevdiğine sarıldı hamilelik yüzünden herşeye alınıyordu şilan

“Ben senin her halini beğeniyorum kırmızı gözlüm ”  dedi berat ağa  şilan ağlamayı kesip gülümsedi.

“Bende seni seviyorum ” dedi. İşte mutluluk buydu onlar için bu iki kelime seni seviyorum berat ağa Şilan’a eğilerek alnından öptü.

“İyi geceler güzelim ” dedi…

Günler ne çabuk geçiyordu. Şilan 9 aylık olmuş kendi başına  bile kalkamaz olmuştu. Berat ağa işleri evde yönetip karısına bakıyor onunla ilgileniyordu. Şilan bundan şikayetçi bile değildi kocası’nın ona bakması ilgilenmesi hoşuna gidiyordu. Şilan Gözlerini açınca yanında yatan sevdiğine baktı  her gün olduğu gibi onunla uyanmak güzeldi. Gülümsedi eğilerek öptü kocasını seviyordu bu adamı ne kadar kötü de başlasa hikayeleri sonu iyiydi  Yavaşça zor olsada yataktan kalkarak lavaboya girdi işlerini bitirip odaya dönünce karnına giren ağrıyla küçük bir çığlık attı doğum yaklaştıkça bu gibi ağrıların olacağını söylemişti doktoru şilana derin bir nefes aldı ama daha kuvvetli ağrıyla bir çığlık daha attı. Neydi bu ağrılar başını yavaşca yere indirdiğinde suyunun geldiğini gördü zorlanarak yatağa oturdu ve berat ağa’ya seslendi.

“Berat uyan doğuruyorum ” Berat ağa onu hiç duymamış uyumaya devam ediyordu. Şilan derin derin nefesler alarak ağrıların bir nebse de olsa azalmasını sağlıyordu. Büyük bir ağrıyla çığlık atarak bağırdı.

“Aaaaa berat doğuruyorum ” Berat ağa hışımla kalkarak sağa sola döndü.

“Ne doğuruyormusun daha ben hazır değilim ” dedi. Şilan acısının şiddetiyle daha çok bağırdı.

“Aaaaaa suyum geldiiiiii”  berat ağa hızlıca kendine gelerek şilan’ı kucaklayarak odadan çıkardı ev halkı çığlık sesiyle odaları’nın önüne geldi Berat aga azat’ı görünce kucağında şilanla  ona seslendi.

“Azat şilan doğuruyor odada kapı’nın kenarında bebek çantası var al ve beni takip et” dedi.  Hızlı adımlarla arabaya binerek konaktan çıktı. Azat abisi’nin sözüyle hemen odaya girerek çantayı almasıyla çıkması bir oldu hemen kendi arabasına binerken ev halkı da onunla beraber arabaya binmişti. Zeyno hanım endişeli sesiyle konuşmaya başladı.

“Allah’ım onları bize bağışla şilan ve torunlarımı bize bağışla ” diye dua ediyordu. Berat ağa bir taraftan araba sürerken diğer taraftan şilanla ilgileniyordu.

“Dayan güzelim dayan ” dedi şilan acıyla büyük bir çığlık koparttı

“AAAAAAA”

Berat ağa hastaneye hızlı bir giriş yaparak şilan’ı kucağına aldı. Görevliler hemen onu sedyeye yatırarak doğumhaneye götürmeye başladılar. Berat ağa şilan’ın elini tutarak

“Sakın ol güzelim oradan iki kızımızla geri geleceksin bana sizi seviyorum sizi seviyorum ” dedi şilan zorda olsa çığlıkla beraber yanıt verdi kocasına

“Berat  bi…bizde se…Seni seviyoruz aaaaa ” dedi ve doğuma alındı. Berat ağa için amansız bir bekleyiş başladı. Azat ve diğerleri hızlı adımlarla hastaneye gelerek berat ağa’nın yanına geldiler berat ağa onları görünce azat’a sarıldı.

“Üçüde iyi olacak değilmi azat ” diye sordu  korkulu sesiyle berat ağa ilk defa korkuyordu  kızlarına ve karısına birşey olacak diye korkuyordu azat abisini sakin tutmak için

“Iyi olacaklar abi iki kızında şilan da iyi bir şekilde çıkacak bu ameliyattan ” dedi  ve beklemeye başladılar…. iki saat koca iki saat ne bir çıkan vardı ne de bir bilgi veren çıldıracaktı berat ağa onlardan haber alamamak onu daha kötü yapıyordu.  doğumhane’nin kapısı açılınca hepsi ayağa kalktılar. Güler yüzle kucağında iki bebekle gelen hemşire berat ağa’nın önünde durdu.

“Allah analı babalı büyütsün nur topu gibi iki kızınız oldu ” dedi ve bebekleri berat ağa’nın kucağına verdi. Işte berat ağa için mutluluk buydu kızlarını gülümseyerek öptü  ve kokularını içine çekti anneleri gibi gül kokuyorlardı.

“Şilan nasıl peki ?” Diye sordu zümra berat ağa soruyla kafasını kızlarından kaldırarak hemşire’ye baktı hemşire gülümseyerek yanıtladı onları.

“Annemizde gayet sağlıklı birazdan normal odaya alınır ” dedi ve berat ağadan bebekleri alarak uzaklaştı. Hepsi birbirlerine sarılarak sevinclerini yaşadılar…

Şilan normal odaya alınmıştı. Ve uyuyordu berat ağa başında bekliyor ve onu izliyordu. Şilan gözlerini açınca hastanede olduğunu gördü korkuyla karnına baktı artık şiş değildi karnı korkuyla yanındaki  sevdiği adama baktı.

“Bebeklerim nerede ?” Diye sordu korkuyla onlara birşey olması onu çok korkutuyordu. Berat ağa gülümseyerek karısı’ nın gözleri’ nin içine baktı.

“Doğdular birazdan hemşire getirir ” dedi şilan rahat bir nefes aldı o anda fark etti diğerleride odada gülümseyerek ona bakıyorlardı kapı’nın açılmasıyla bakışlar kapıya çevrildi hemşire elinde iki bebekle gülümseyerek yaklaştı  şilan’a ve kucağına verdi. Şilan kızlarını görür görmez ağlamaya başladı bu akan yaşlar mutluluk göz yaşlarıydı eğilerek kokularını içine çekti cennet kokuyordu kızları berat ağa gülümseyerek sildi karısı’ nın yanağında ki yaşları

“İsimleri ne olsun? ” diye sordu berat ağa şilan gülümseyerek ilk bebeklerine sonra berat ağa’ya bakarak

“Nurgül ve Birgül olsun “dedi  berat ağa başını sallayarak onayladı artık ikizlerinin adı nurgül ve Birgüldü….

Berat ağa ne kadar ısrar etsede hastanede durmak istememiş konaga gelmişti şilan kendini iyi hissediyordu. Nurgül  ve Birgülle ilgileniyor boş kaldığı zamanlarda ise konakta ki işlere yardım ediyordu. Zeyno hanım ve berat ağa ne kadar yapmasını istemesede o böyle iyiydi…

Neredeyse bir ay olmuştu nurgül ve birgül doğalı akşam yemeği saati gelmiş bütün konak masada toplanmıştı. Güzel bir sohbet dönüyordu masada berat ağa hafifçe öksürerek söze başladı.

“Bunu bir haftadır düşünüyorum ve artık olması gerektiğini düşünerek söylemek istedim ” dedi zeyno hanım oğluna bakarak

“Nedir oğlum düşündüğün? ” diye sordu Berat ağa ilk şilan’ a bakarak cevapladı annesini

“Artık şilanla resmi olarak evlenmek istiyorum ” dedi şilan gülümsedi oda artık resmi nikahla kocasının olmak onun soyadını taşımak istiyordu.

“Hazırlıklara başlayalım oğul ozaman ” dedi zeyno hanım berat ağa başını hayır anlamında salladı.

“Ben herşeyi ayarladım anne sadece gelinlik kaldı” dedi  zeyno hanım şilan’a bakarak masadan kalktı.

“Kızım benimle gelirmisin?” Dedi. Silan başıyla onaylayarak  masadan kalkarak zeyno hanımı takip etti. Zeyno hanım kendi odasına giderek sandığı açtı. Ve elinde bir gelinlikle bakti şilan’a

“Bu benim düğünümde giydiğim gelinliğim birgün berat evlenirse gelinime giydirmek istemistim giyermisin?” Diye sordu şilan merakla bir gelinliğe bir Zeyno hanım’a baktı.

“Siz dicle’yi gelin olarak istemiştiniz o giymedi mi?” Diye sordu Zeyno hanım onun sorusuyla yaptıklarını düşünerek cevapladı.

“Ben dicle’yi ne kadar gelin olarak istesemde berat’ım onu sevmiyordu sevmediğini bile bile onu dicleyle evlendirdim ama bu yaşadıklarımızdan sonra aslında bende onu gelin olarak görmemişim sadece akrabalık bağımız daha çok kuvvetlensin istemişim bunu seninle anladım”dedi şilan Zeyno yanıma gülümseyerek gelinliği eline alarak mutlulukla başını evet anlamında salladı. Zeyno hanım duygulu gözlerle sarıldı şilan’a ve odadan çıktılar masaya geri geldiklerinde Zeyno hanım oğluna bakıp

“Gelinlik işi tamam ” dedi zeyno hanım gözlerinde ki yaşları silerek şilan’ın kabul etmesi onu mutlu etmiş ağlatmıştı.

“O zaman bütün mardin’e haber edelim yarın kına öbür gün düğün” dedi berat ağa

“Kına ve düğün bir olsun berat” dedi şilan onun sözünü keserek iki güne gerek yoktu bir günde olup biterdi herşey berat ağa onun bu isteğini kırmayacaktı ve tamam anlamında başını salladı….

Güne büyük bir telaşla başladı soykan konağı bir taraftan konak düğün için hazırlanırken diğer taraftan kızlar hazırlanıyordu. Berat ağa çarşıdan iki küçük gelinlik almıştı nurgül ve birgül için şilan gelinlikleri görünce gülümsemiş ve kızlarına giydirmisti. Berat ağa kızlarını gelinliklerin icinde görünce onları kucaklamış ve öpmüştü.

“Bakın kızlar ben sinirli ve kıskanç bir adamım yarın bir gün büyüdüğünüzde öyle sevgilidir erkek arkadaştır istemem sizi kimseye veremem ben ” dedi şilan onun kızlarıyla  konuşmasına gülmüştü. Berat ağa son kez kızlarını ve karısını öperek konaktan hazırlanmak için çıktı. Şilan konağa gelen kuaförlerle makyajıni ve saçını yaptırmış bindallısını giymisti. Bindallı seçimini yeşilden yana kullanmıştı saçları ise gelinlik için topuz yapılmış sade bir makyajla son bulmuştu. Konakta hazırlıklar bitince konuklar yavaş yavaş gelmiş gelin ve damadı bekliyordu. Leyla ve zümra gelin odasına gelince şilan’ı beklediklerinden daha güzel bulmuşlardı. Leyla mavi güpür detaylı bir elbise giymiş ve örgü model bir saç yaptırmıştı. Zümra ise bebe mavisi balık model bir elbise giymiş ve dağınık topuz yaptırmıştı üçüde birbirinden güzeldi. Berat ağa odaya yaklaşırken heycanlıydı derin bir nefes alarak odaya girdi zümra ve leyla kıkırdayarak şilan’ın önünü kapattılar. Berat ağa merakla kardesine ve gelinlerine baktı.

“Zümra ve leyla yana çekilirseniz karımı göreceğim ” dedi . Zümra ve leyla birbirlerine bakarak aynı anda yana kaydılar berat ağa karşısında ki karısıyla donmustu.  Kırmızı gözlüsü  yeşiller icinde huri kızları gibiydi. Yavaşça yanına yaklaştı.

“Çok güzel olmuşsun ” dedi. sevgiyle Şilan utanarak başını yere eydi. Azat bir anda odaya girerek

“Hadi herkes sizi bekliyor ” dedi ve nişanlısı’nın elinden tutarak odadan çıktı. Berat ağa kolunu bükerek şilan’a baktı şilan gülümseyerek uzatılan kola girdi ve mutlulukla cıktılar odadan avlu’ya girerken bütün bakışlar onlardaydı zümra sevdiği’nin yanına giderek sarıldı. Berat ağa ve şilan için güzel bir gece olacaktı… danslar edilmiş oyunlar oynanılmış kına vakti gelmişti. Kızlar şilan’ı ortaya oturtmuş şarkılar söyleyerek etrafında dönüyorlardı. Berat ağa kenarda gülümseyerek izliyordu karısını şilan bir anda annesini hatırladı bu konağa geldiğinden beri ne babası ne erkek kardeşi ne de annesi aramıştı sormuştu onu iyimi kötü mü sormamışlardı. Ama o kızları için öyle olmayacaktı onların iyi günlerinde kötü günlerinde yanlarında olacakti şarkıyla ağlamaya başladı şilan ne kadar mutlu olsada kuma gitmeyi o seçmemişti o böyle bir hayat istememişti. Zümra duvağı açarak şilan’a baktı ve bağırdı

“Gelin ağlıyor” diye bağırdı kına amacına ulaşmıştı. Kına yakılınca şilan avcunu açmamış ve zümra annesine bakarak bağırmıştı.

“Kaynanası nerde bu gelinin gelin elini açmıyor”

Onun bu cümlesiyle konuklar kahkaha atmışlardı. Zeyno hanım gelerek gelini’nin avcuna bir tam altın koymuş ve kınayı yakmıştı. hüzünlü ortam tekrardan neşelenmişti….

Artık nikah zamanıydı şilan odasına alınmış ve gelinlik giydirilmisti. Berat ağa şilan’i annesinin gelinliği ile beklemiyordu. Ama çok güzel olmuştu.  Gülümseyerek nikah masasına geldiklerinde zeyno hanım duygulanmıştı gelinlik gelinine çok yakışmıştı. Nurgül ve Birgül  babaannesi ve halası’nın kucağında annesi ile babasına öylece bakıyorlardı. Şilan ve berat önce kızlarını öpmüşler sonrada masaya oturmuşlardı. Nikah memuru cümlesine başlamıştı berat ağa nikah memurunu duysa da gözleri şilandaydı.  Nikah memuru’nun sorusuyla gülümseyerek bağırdı berat ağa

“Evett”  cevabıyla alkış tuvanı koptu konakta nikah memuru aynı soruyu şilana da sordu.

“Evet ” diye bağırdı şilan alkışlar ortalığı sararken onlar birbirlerine bakarak imzalarını attılar.  Nikah memuru ayağa kalkarak evlilik cüzdanını şilana verdi ve tebrik etti işte o anda konağı iki el silah sesi kapladı. Konuklar çığlık atarak uzaklaşırken berat ağa ve şilan’ın  bedenleri yere düştü zeyno hanım onları görünce acıyla bağırdı azat gözlerinde ki yaşlarla içindeki sinirle etrafa baktı abisi ve yengesini vuranı görmek istiyordu ve gördüğü tek şey elinde silahla duran dicleydi.

“Ben mutlu olmuyorsam kimse olmayacak ” diye bağırdı ve kaçmaya başladı azat onun  arkasından koşmaya başladı onu yakalayacak ve öldürecekti. Zeyno hanım acı feryatlar atıyordu. Oğlu ve gelini gözleri’nin önünde vurulmuştu Zümra çığlık atarak ağlıyor selçuk zor tutuyordu o biricik abisini o babasından sonraki babasını kaybetti canından çok sevdiği arkadaşı kardeşi yengesini kaybetti. Azat dicle’yi kaçırmış ve geri dönmüştü ama görmek istediği manzara bu değildi iki sevdalı yüreğin kanlı cansız bedenleri değildi. Yavaş yavaş yaklaştı. Kırmızı gözleriyle ailesine baktı annesi kucağında ki nurgül ile ağlıyordu zümra ise çığlık çığlığa idi birgül olaylardan habersiz dilan hanımın kucağındaydı dilan hanım gözleri yaşlı ağlıyordu. Sevdiğine baktı azat yere çökmüş sessiz sessiz ağlıyordu. Yavaş adımlarla yanına gitti sevdiğinin leyla onu görünce sımsıkı sarıldı.

“Kaybettik ” dedi leyla hıçkırarak azat leyla’nın konuşmasına sevinemedi bile  leyla doğuştan dilsiz değildi

“Abim gibi onlarıda kaybettim ” dedi ağlarken abisi canından çok sevdiği prensini bir kan davası için kaybetmişti leyla gözleri’nin önünde öldürülmüştü abisi ve o günden sonra bir daha konuşamamıştı leyla iste yine aynı olay ama nedeni ve ölenler farkı  onun konuşmasını sağlamıştı. Kendini daha fazla tutamadı azat ve ağladı gözleri birbirleri’nin ellerini tutan abisi ve yengesi’nin cansız bedenlerine döndü onlar artık hiç ayrılmayacak hep beraber olacaklardı bu dünyada olmamıştı ama öbür dünyada hep beraberlerdi….

Tags:

Paylaş
0 Yorum

Bir Cevap Bırakın

© 2023 Yazokur. Sizin için sevgiyle hazırlandı. MacroTurk

İletişim

Sizlere daha iyi hizmet edebilmek için bize mail gönderebilirsiniz.

Gönderiliyor
error: İçerik Korumalı

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account