f695b4f0d2ac621fdfc93db7d7c3a96a-03

Çiçek Çakırova

Sabah olduğunu haber veren güneşin, o güzel ışıklarının yüzüme vurmasıyla açtım gözlerimi. Gözlerim açar açmaz hızla kalktım yataktan. Yatakta oyalanmayı sevmiyordum. Hemen banyoya girip ellerimi ve yüzümü yıkadım. Saçlarımı tarayıp, topladıktan sonra banyodan çıktım. Her sabah gerçekleştirdiğim rutinimdi bu. Tüm bunları yaptıktan sonra odamı topladım ve çalışma masama geçip oturdum.
Ben kim miyim? Ben Çiçek Çakırova. 25 yaşında bir moda tasarımcısıyım. Sevmediğim ve dikkat çektiğini düşündüğüm kızıl saçlara, yeşil gözlere, beyaz tene ve orta boya sahibim.
Her gün erken saatte kalkar, yüzümü yıkar, odamı toplar, masa başına geçer ve çizim yapmaya başladım. Bu kız normal değil galiba diyorsunuz? Doğru ben pek de normal bir insan değil. Fakat bu benim hayatım ve galiba ben bu hayatı iyisi ile kötüsü ile seviyorum.
Yapmayı en çok sevdiğim şey çizim yapmak. Farklı çizimler yapmama karşın işim gereği daha çok kıyafet resimleri çiziyorum. Her gün farklı çizim yapmama rağmen bu aralar daha sıkı çalışmam gerekiyor. Çünkü yeni kreasyon için çalışıyorum. Kreasyonum beğenilirse eğer defile olacak ve defile de benim çizimini yaptığım kıyafetler sergilenecek. Bu yüzden çok çalışmam gerekiyor.
Güneşin yükselmeye başladığını fark ettiğim anda hemen çalışma masasından kalktım ve dolabından çiçekli elbisemi çıkartıp, yatağımın üstüne bıraktım. Daha sonra banyoya girerek saçlarımı topladığım dolayı çıkarttım ve saçlarımı tekrar taradım. Taradıktan sonra saçlarımı at kuyruğu şeklinde topladım. Saçlarımı toplama işlemi bittikten sonra banyodan çıktım ve odaya geçtim. Yatağımın üstüne bıraktığım çiçekli elbisemi giyindim. Neden bilmem ama çiçekli kıyafetler giymeyi çok seviyordum. Tercihim çiçekli kıyafetlerden yanaydı.
Giyindikten sonra masamdaki çizimlerimi toplayım resim çantama yerleştirdim. Daha sonra beyaz renkteki sırt çantama telefonumu, cüzdanımı ve anahtarlarımı koydum. Resim çantamı da alıp odamdan çıktım. Evin alt katına inip, elimdeki çantalarımı portmantoya bırakıp mutfağa gittim.
Mutfağa girdiğimde pis bir konu direkt olarak burnuma nüfuz etmiş ve burnumu sızlatmıştı. Mutfak tezgahına baktığımda birbiri ardınca dizilmiş içki şişelerini gördüm. Kendi kendime “yine içmişler” dedim. Bundan başka da bir şey gelmiyordu elimden.
Mutfak çekmecesinden bir çift plastik eldiven alıp ellerime geçirdim ve tezgahta bulunan içki şişelerini çöpe attım. Bu pis şişelere çıplak elle dokunmak dahi istemiyordum. Şişeleri çöpe attıktan sonra tezgaha deterjan döküp bir güzel sildim. Daha sonra da bol su ile duruladım. Ellerimde ki eldiveni çıkartıp onları çöpe attıktan sonra lavaboya giderek ellerimi bol sabun ile yıkadıktan sonra mutfağa geri döndüm.
Ekmek sepetinden ekmek çıkartıp kendime sandviç hazırlamaya başladım. Sandviç hazır olduktan sonra tabağa koyup masanın üzerine bıraktım. Daha sonra kendime portakal suyu doldurduktan sonra oturup kahvaltı etmeye başladım.
Yine tek başıma mutfakta kahvaltı ediyor ve yine düşünce ormanımda dolaşıyordum. Kendimce hayatımın neden böyle olduğunu sorguluyordum. Lâkin bir cevabım var mıydı? Maalesef hayır.
Benim annem ve babam yanı, Seher ve Musa Çakırova, benim hayatımı sorgulamama sebep olan kişiler. Annem ve babam evde her gün çeşitli partiler vererek gece yarışına kadar içerler, kumar oynarlar, yani kendilerince eğlenirlerdi. Ben tüm bunların içinde büyümüştüm fakat hiç bir şekilde benimsememiştim. Kumar ile para kazanmak yerine çalışarak, çaba harcayarak kazanmayı daha çok sevmiştim. Annemin ve babamın da çabalayarak kazanmasını isterdim ama onlar bunun tam tersi olan yolu tercih etmişlerdi. Neyse dedim kendi kendime, boş ver. Her gün düzenli olarak bu yaşam şeklini sorguluyor sonra da boş vererek düşüncelerimin geri planına yitiyordum. Yine öyle yapmıştım.
Kahvaltım bittikten sonra tabağımı ve bardağımı bulaşık makinesine yerleştirip mutfaktan çıktım. Portmanto bulunan çantalarımı taktım ve beyaz spor ayakkabılarımı giyinip evden çıktım. Arabama binip iş yerine doğru yola çıktım. Evim ile iş yerim arasındaki mesafe çok uzun değildi. Bu yüzden kısa süre için de iş yerine varmıştım. Fakat iş yerine girmeden önce yakında bulunan kafeye giderek iki tane kahve aldım ve iş yerine gittim. Girişte kartımı okutup şirkete giriş yaptım. Asansöre binerek, çalıştığım katın tuşuna bastım.

Tags:

Paylaş
0 Yorum

Bir Cevap Bırakın

© 2023 Yazokur. Sizin için sevgiyle hazırlandı. MacroTurk

İletişim

Sizlere daha iyi hizmet edebilmek için bize mail gönderebilirsiniz.

Gönderiliyor
error: İçerik Korumalı

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account