Her şeyin bir bakışla başladığını düşünüyorlardı.ilk bakışta aşk olduklarına öyle kendilerine inandırmışlardı ki her yerde bunlar konuşuluyordu.Duyuyordum bunları ama ne bir sitem nede bir kızgınlık yoktu içimde, her şey bildikleri gibi olsun ve gerçekler bende kalsın.Yarın görüşmeye gittiğimde evlenme teklifi edeceğim şimdiden bunları düşünüp mutlu olma hayallerini kurmamda bir yandan hayır demenin tesirliği var içimde ama umutluyum, gözlerinde bir mutluluk parlayan kadınların hayır deme gibi bir lüksü yada adına ne dersiniz özellikleri yoktur.Aslında hayır diyememe çoğu insanların bir alışkanlığı değil mi.şunu bunu yapar mısın? dediğinde banane kendin yap işim gücüm yok seninlemi uğraşacağım diyenlerin sayısı o kadar az ki işte hayır deme insan hayatın da rastlanan az bir şeydir. bende hayır demeyeceğine o kadar çok inanıyorum ki mutluluğa giden yolun ilk adımını yarın atacağımı düşünüyorum.
Ailem de ilk görüşte aşk olarak nitelemişti bunu oğlum sonunda birini buldu diyorlardı.Sevinçliydiler onlarda artık evlenip mutlu olmamı istiyorlardı.yaşım geçmiş senin yaşındakiler şimdi 10 yaşında çocukları var sen hala tek tabanca geziyorsun.Evde kalacaksın bir kaç sene sonra seni alan olmaz alan olsa da çocuğun olmaz nasihatler telkinler hepsi iç içe gel de kurtul kurtulabilirsen dillerinden.
Her şey o kadar kolay sanki koyun mu alacaksın yoksa bir eş mi evlenmekle her şey bitiyor mu
aslında her şey evlenince başlıyor aşk ,mutluluk, ekonomik sorunlar, nasıl geçineceksin kolay mı bu zamanda geçinmek canım, cicim ayları, sevgi zamanla başlayıp evlilik bir kaç sene içinde bitiyor.Nasıl olsa benim eşim oldu artık benden ayrılmaz düşünceleri başlar ki aslında en büyük yanlışlık burda başlıyor.Evlendiğin vakitten itibaren sevgi başlamalı ,eşim oldu diye bir kenara itilmemeli gereksiz ön yargılar silinmeli aklımızdan, asıl hayat evlilik ile başlıyor oysa biz evlenince her şeyin sonu gibi görüyoruz sonsuza denk benim …
Senin olan ne bir mal mı yoksa kurbanlık bir hayvan mı neyse düşüncelerimi toplamam ve yarına dair işlerimi yoluna koymam lazım.Bir yüzük aldım değeri ne kadar diye sormayın bir yüzük işte sıradan bir insanın alacağı bir fiyatla alabileceği bir yüzük ve şimdi zorluk başlıyor.Nasıl söyleneceğime yada nasıl teklif edeceğim her şeyi elime yüzüme bulaştırmaktan korkuyorum,öyle şatafatlı bir teklif etme gücüm yok belki bir kaç film ve dizide gördüğüm gibi olabilir mesela ,ayaklarına diz çöküp benimle evlenir misin,yada balkonundan bir balon yollayıp benimle evlenir misin yada kapısının önüne geçip yolun ortasına benimle evlenir misin, yazısını o kadar çok şey gördüm ki bunları uygulamak ama hangisin seçmek diz çökmek daha hoş duruyor gibi
uyku girmiyor gözlerime düşündükçe uykusuz kalıyorum yatamazsam nasıl kalkacağım saat ikide buluşacağız.Ama ben de uyku yok dönüp dönüp durmaktan bıkmıştım artık düşünmemeye çalıştım hiçbir şeyi sadece ve sadece yatmaya konsantre oldum.kalktığımda saat sabahın onu olmuştu.bir telaş aldı beni önce kıyafetlerimi ayarladım sonra traş oldum duş alıp süslenip puslendim aynanın karşısında kendimi beğendim.Bugün her şey güzel geçecek ama ilk görüşte aşk dedikleri şeyin ne olduğunu anlatmak istiyorum izinizle…
yağmurlu bir gündü.otobüsten inip iş yerime doğru gidiyordum .merdivenlerden inip metrobüs’e doğru .önümde bir bayan gidiyordu.üstünde kısa mini etek duruyordu.dalgınlık yada her neyse bilmiyorum birden durdu.bende hızlı bir adımla gelirken çarptım ,çarpmanın etkisi ile kız yere düştü.elimi uzattım ama tepki aldım önüne baksana dedi.şaşırdım ne diyorsun sen durdun birden olduğun yerde ben ne yapayım sana yardım etmeye çalışıyorum dedim sem ise tepki gösteriyorsun neyse düştüğün gibi kalkarsın dedim .metrobüs’te beklerken onunda yanıma geldiğini fark ettim ama görmemezlikten geldim.malum yine bir şeyler söyler sabah sabah çekemem ben bu kızı diye içimden geçirdim düşüncelerimi.
metrobüs’e bindim tıklım tıklım ayakta gitmek o kadar zor ki birinin ayağına basmamak elde bile değil gelip çarpmalar her şey iç içe gözlerim ne olduysa kızı aradı.yanımda yoktu.kendime geri geri adım atarken birinin ayağına bastım pardon dedim .dikkat etsene dedi.yüz yüz gelince ah yine mi sen dedi.yine mi dedim ilk seferde senin hatan şimdi ise benim hatam ben hatamı kabul ediyorum ama sen yağ gibi üzerine çıkmaya çalışıyorsun.bak sen ağzıda iyi laf yapıyor ne sin sen edebiyatçı mısın dedi.bir şey demedim önüme baktım.
akşam üstü otobüse bindim .zar zor bir koltuk ta yer buldum.üstüme çöken yorgunluk ile yol boyunca bir kaç dakika uyumuştum.gözlerimi açtığımda yine onunla karşılaştım karşımda ayakta duruyordu.istemsizce güldüm ne bu tesadüf mü ne sabah akşam karşımda ben gülünce kaşlarını çattı ters bakış attı.yüzüne baktım buyurun bayan gelin oturun dedim ayakta kalmayın
yok sağ ol böyle iyi demesi ile biri arkasından çarpıverdi.arkasında duran adamla tartıştı.hey Allahım dedim sen bu kızı alan adama sabır ver aslında bakarsanız deli dolu bir kız kendini kolay kolay ezdirmeyen bir o kadar da sert ve cesur bir yanı vardı.ama işte insan ilk kavgalarda karşındakini hep kötü biri görür.oysa sana nasıl davranıp başkalarına aynı şekilde davranıyorsa o kişinin karakterini belirliyordu.en ağzından benim düşüncem böyleydi.düşüncelerimden sıyrılıp tekrar kıza baktım bakışlarımı fark etti neden bakıyorsun der gibi bir bakış attı.elimle tekrar işaret ettim otur istersen yaklaştı bana doğru buyurun oturun bayan ayakta kalmayın dedim.kaktım oturdu zorda kalmasam oturmam dedi hele ki senin oturduğun koltukta dedi.zorda kaldıkça beni hatırla ve değerimi anla deyince ters şekilde baktı.anladım ben senin değerini merak etme dedi.o sırada ona çarpan adam neden kızı rahatsız edip duruyorsun diyerek çıkıştı.ilk önce karşılık vermeyip başıma bela almadan evime dönmek istedim.sessizliğim karşımdakine cesaret verircesine yakamdan tuttu cevap versene dedi.yakamı elinden kurtarıp bak işine kimseyi rahatsız falan etmiyorum işine bak istersen bayana sor dedim .rahatsız ediyor beni abi dedi.demesiyle adamın yumruğu yüzüme indi sendeledim ilk önce sonra karşılık verdim aldığım darbenin siniri ile attığım yumruk adamın gözüne geldi.araya girenler ile kavga büyümedi.yarı yolda inmek zorunda kaldım.cebimde peceteyi çıkartıp dudaklarımın da akan kanı sildim.kız da yalan söylemenin pişmanlığı ile arabadan inmiş vereceğim tepkinin ne olacağını bilmediği ve suçluluk duygusu ile yanıma yaklaşamıyordu.onu fark ettiğim de özür dilerim bu noktaya geleceğinin hesabını yapmadım.ne diyeceğimi bilemedim.
bir erkeğin bir kadının yanında kadın suçlu olsa da nezaket göstermesinin sebebi neydi elbette kötü bir şey değil o kadar kadının kendi eşi sevgilisi karşısında yaşadığı şiddet bazı erkelerin haksız yere dayak yemesine sebep erkeğin kadına karşı bu nezaket kolay kolay gösterilecek bir şey değil.işte kişiden kişiye göre değişen karakter vicdan ve merhamet duygusu merhameti olmayan kişi insan değildir.
yaptığını beğendin mi ne vardı yalan söyleyecek ya birbirimizi öldürseydik ne olacaktı ne yapacaktın dediğimde sessiz kaldı bir an belkide beklemiyordu.izin verirsen yanına gelmek istiyorum dedi.ne yapacaksın yanımda otobüse bin git bir şeyim yok iyim dedim.yok olmaz benim yüzümden başına bela aldın yolda kaldın seninle aynı arabaya binmeden gitmeyeceğim dedi.
İşte ilk karşılaşmamız ve bu ilk görüşte aşk değil ilk görüşte kavga olayıdır.o günden sonra başlayan bir arkadaşlığın zamanla aşka dönüşmesidir.belki diyeceksiniz neden ilk görüşte aşk denilmesine…
uzun zaman süren arkadaşlık ve bu arkadaşlığın aşk dönüşmesinden sonra mahalle arkadaşımın kınasına onuda çağırdım.o gün giyim kuşamı ve güzelliği o kadar dikkat herkesin gözü onda iken biz sadece birbirimize bakıyorduk işte mahalle ve ailem buna ilk görüşte aşk demişlerdi.ilk görüşte aşk şimdi büyük bir aşkı yaşıyoruz.
o an geldi.buluşmak için bir kafede sözleşmiştik.ben geldim ama o yoktu.aradım telefona cevap vermedi.kara kara düşündüm ne oldu diye derken telefonum çaldı.arayan oydu.annesi kalp krizi geçirmiş hastaneye kaldırmışlardı.yerini öğrenip hastaneye gittim.ailesinden kimsemin haberi olmadığı için gizli bir şekilde buluşmak zorunda kaldık koskoca hastanede beni görünce yüzü güldü sarılırken hıçkırıklar boğuldu.teselli etmek o kadar zor ki ve sevdiği kişi ağlarken o gözyaşlarına kıyamaz insan
ne acayip bir şey değil mi sevdiğinin birinin zor gününde yanında olmak böyle günlerde yanında olunca dahada güçleniyor ve varlığın onda bir mutluluk katıyor.sevdiğin ağlarken hani ona kıyamamak neden insan hep duyguları hareket eder.akıl kalmaz düşünmez o an ne dese ona inanırsın.işte öyle bir şey sevmek
evlilik teklifi etmenin vakti değildi.annesi canı ile uğraşırken benimle evlenir misin demek hiç ama hiç mantıklı değil aklımı gölgeleyen aşk gözümüzü karatan aşk duygularımızla hareket ettiren aşk ama karşındakini düşününce yani sorgulayınca ortaya çıkan mantık nasılda insan bir anda sorgulayabiliyor duygularından uzaklaşınca
aradan geçen zaman içinde annesi hayata tutunmuştu.o güzel haber gelince sevinç gözyaşları sel oluyordu yanaklarında sevincine hüznüne ortak olmak beni de mutlu ediyordu.ona o gün bir sürprizim olduğunu ama bunu yarın aynı kafe de söyleyeceğim dedim.ertesi gün hiç bir aksilik olmadan buluştuk.o gün doğum günüydü.belkide en güzel gün
pasta yanına geldiğinde bugün doğum günün müydü unuttum galiba ,hayır dedim senin doğum günün unuttun mu dedim.tabi kide unutması normal bir şey son bir ay annesinin durumu ortada iken doğum gününü hatırlaması kolay değil en ağzından em pati yaparsan bunun böyle olduğuna inanırsın.doğum günü pastasını keserken içinden bir şey çıktı.bu ne dedi.yüzüğü eline aldığında gözleri doldu.bu ne demek yoksa bana evet dedim benimle evlenir misin.içindeki mutluluk o kadar tavan yapmıştı ki sevinçten uçuyordu adeta evet evet yüz bin kez evet diyorum sevgilim.
