Büşra, annesini ve babasını kaybettikten sonra o kadar zor durumlardan geçmişti ki hiç suçu olmadığı halde nezarethane de tutulması ona zor gelmiyordu. Onu sadece haksız olarak suçlanmak ağır geliyordu.
Nezarethane de namaz vakitlerinde zor da olsa abdest alıp aksatmadan kılıyor, namazların ardından şöyle dua ediyordu:
‘Ya Rabbi! Beni benden daha iyi bilen sensin. Senden gelenlere hiçbir şey demem, ama insanların benim hakkımda kötü konuşmalarına dayanamam. Ya Rabbi! Beni sensiz bırakma. Ya Rabbi! Beni senden başkasına el açıp yalvarttırma. Ya Rabbi! Beni bu durumdan kurtaracak bir çıkış kapısı göster ve rüyamda babamın tarif ettiği o kişiye kavuştur (âmin)’
O dua ederken Salih’te onun gıyabında şöyle dua ediyordu:
‘Ya Rabbi! Yıllarca senden hayırlısını istedim. Bu isteklerim karşısında birini karşıma çıkardın, ama ona kavuşamayacak kadar uzağım. Ya Rabbi! O benim varlığımdan bile habersiz. Ne olur beni ona ulaştıracak bir kapı aç (âmin)’
İkisi de birbirinden habersiz bilmeden birbirlerine karşı dua ediyorlardı. Bir gün kavuşacaklardı ama bu kavuşma biraz çileli olacak gibi görünüyordu.
Karakolda sorgusu tamamlandıktan sonra savcılığa sevk etti. Savcılıkta kasten adam öldürmeye yönelikten onu tutukladı. Artık bundan sonra onu daha zor günler bekliyordu.
Savcılıktan elleri kelepçeli bir şekilde çıkarıldı. Cezaevi aracına bindirildi. Ardından kalacağı cezaevine doğru yola çıkarıldı. Araçtayken Allah Teâlâ’ya içten içe yalvarıyordu kendisini bu durumdan kurtarması için.
O içten içe dua ederken Salih’te onu o durumdan nasıl kurtarabilirim diye düşünüyordu. Düşünmesine düşünüyordu ama işin içinden bir türlü çıkamıyordu.
Salih düşünceler içerisindeyken onun ortağı olan Bünyamin Bey çıkageldi. O öyle düşünceler içerisindeydi ki Bünyamin Bey’in geldiğini ve kendisine seslendiğini duymamıştı.
Bünyamin Bey, bir süre sonra seslenmeyi bırakıp Salih’i izledi. Ardından bir daha seslendi. İkinci sefer seslenince Salih kendine geldi ve onun geldiğini gördü.
Salih Bünyamin Bey’in geldiğini görünce sevinçle ona doğru yöneldi. Saygıyla elini öptü.
Bünyamin Bey, onun düşünceli halini merak ettiği için ona:
‘Salih’im, biliyorsun her ne kadar baban gibi olamazsam da bilmiş ol ki bende senin bir babanım. Baban benim en iyi dostum ve ortağımdı. Onunla her sırrımızı birbirimizle paylaşır, böylece sıkıntılarımız atlatmaya çalışırdık. Onunla son dönemlerde her ne kadar fikirlerimiz ayrı düşse de hep dost olarak kaldık. O vefat etmeden evvel beni yanına çağırdı. Benden helallik istedi. Seni önce Allah Teâlâ’ya sonra bana emanet etti. Bende o emaneti elimden geldiği kadar korudum. Sevgili yavrum! De hele seni böyle düşündüren sebep ne?’
Salih, Bünyamin Bey’in babacan tavrı üzerine ona:
‘Bünyamin amca, beni az çok tanıyor ve biliyorsun. Etrafımdaki bayanların tavırları yüzünden yıllarca onlardan uzak durdum. Annemin ısrarlarına bile kulak ardı ettim’ dedi ve rüyasında gördüğü kızı anlattı. O kızın polisler tarafından götürüldüğünü söyledi ve ona yardım etmek istediği, fakat nasıl yardım edeceğini bilemediğini söyledi.
Bünyamin Bey, sabırla Salih’i dinledikten sonra gülümsedi. O çok sevdiği ortağının oğlu nihayet birine gönlünü kaptırmıştı. Ama ne yazık ki gönlünü kaptırdığı kişi zor durumdaydı.
Tags: #din #aşk #İslam