Yaşadığımız sürece başımızdan geçen her olay baki hayatın kazanca dönüşmesi için sunulan fırsatlardır, imtihandır esasında. Var oluş gayesini bilen ve bu minvalde yaşamaya gayret eden insanlar zor imtihanlara tabi tutulsalar da sınanmışlığın meyvesi sabır akabinde bahtiyar olacaklardır.
Hayatın her sahnesinde unutulmaması gereken en önemli rol yaşam serüveninin nihayete ereceği bir durağın muhakkak var olduğudur. Bu bilinçle, atılan her adımın er ya da geç bir gün önümüze tüm gerçekliğinde sunulacağının tahayyülümüzden çıkarılmaması gerekir.
Geçmişten günümüze o kadar çok olanak değişmesine imkanlar elimizin altında olmasına rağmen başıboşluk oranının git gide artması duyarlı kardeşlerimizin daha çok çabalamasına vesile olmalı. Heybemizden imtihan şuurunu çıkardığımız an dünyanın çarklarında sıkışmaya mahkumuz.
Nefis; elindekilerin memnuniyetliğinden ziyade daha fazlasına talip olan dünyanın kurutamadığı çiçeklerden biri. Bu çiçeğin güzel ya da çirkin kokması, büyümesi bizim elimizde. Ahlak terbiyesinden İslam hayasından beslenmeyen her bitki çürümeye yüz tutar. Nefes alıp verdikçe gerek yaşayarak gerek söyleyerek gerekse yazarak nebevi görevi üzerimize alıp toplumun bu kendini salmışlığından kurtulması için mücadele etmeliyiz.
‘Hayatıma fön çeksem düzelir mi’ diyerek ömürlerini amaçsız, vahiyden uzak dünya serkeşliğinde tamamlamaya azmeylemiş gençlerimizi bedbahtça ölmekten kurtarmalıyız. İslam dininin rükünlerini yaşama geçirmedikçe bu serkeşliğin bitmeyeceğini kazımalıyız yüreklere.
Evet belki hayat bazen çok güç, bazen bizlerde çok zayıfız hayata karşı, evet günahkarız kim bilir. Nefsimizin azgın duygularına gem vuramayıp saplanıyoruz bir çukura. Değil mi ki adem olmanın ademce yaşamanın diğer bir yönü bu kaybedişlerimiz ardında ki içten yönelişlerimiz, tövbelerimiz.
Rabbimize karşı nankör olmamayı ne kadar çok arzulamalıyız oysa. Kim bilir bu arzuya rağmen ,yalvarmışlığımıza rağmen inşirahını hissedemiyorsak yüreğimiz de hala hayatımızda teslimi yaşatamadığımız amellerimiz vardır. Belki itiraf edemediğimiz kaybedişlerimizin kucağında sıkışıp kalmışızdır. Soluduğumuz sürece kaybetmiş sayılmayız!!
Betül Güler
Tags: düşünme hayat İdrak tefekkür teslimiyet yöneliş
“Nefes alıyorum,o halde şükrediyorum.” Desem klişe olmaz değil mi? 🙂
Oksijen candır, hayat kurtarır azizim =) teşekkürler…