“Kalkmayı düşünüyor musun artık?”
Fırçamdan sinirimi çıkarırcasına boyaya bandırırken, kapıya çabuk bakış attım. Kalkmayacaktım. İnadım tutmuştu, kalkmayacaktım. Delirme sırası ondaydı..
“Kalk diyorum sana!” annemin emredici sesi artık beynimi aşındırıyordu. Kalkmıyordum bunun nesini anlamıyordu. Daha 10 dakika önce bana, hiç hatam yok iken bağırırken şimdi elime düşeceğini hesaba katmamıştı galiba. Omuzlarımı silkerken, tuvalime sert darbeler atıyordum.
Bu hayatta bana resimden başka huzur veren olmamıştı. Bazıları girip çıkmıştı hayatımdan, onlarda anlık mutluluktan başka bir şey vermemişlerdi. Ailem -adına aile denilirse- her gün cezammış gibi negatifleri hep üzerlerindeydi. Hala öyleler gerçi..
Oturduğum sandalyede dik konumunu alırken, kaküllerimi sol elimle geriye çektim. Annem umursamazlığımı anlamış olacak ki, bağırmayı kesmişti. Omuzlarımı kaldırıp indirdim, bazen bir kez de ben anlaşılır olmak istiyordum. Daha az önce içmesine ara vermesini söylediğimde bana sanki kötü söz söylemişim gibi bağırırken hiç düşünmemişti kırılıyor muyum, alınıyor muyum diye. Yaptığı şeyin nasıl olduğunu ben kaç defa söylesem de anlamayacak olması kısmen de olsa üzüyordu beni. Bu galesizliği ailemizi dağıtmıştı ama görmemeyi seçiyordu. Acı duyduğunu bile sanmıyordum..
Koyu maviye boyadığım gökyüzüne kuşları çiziyordum. İnsan bir kez de olsa kuş olmayı dilediği anlar vardır ya, benim de şuan isteğim o idi. Sadece uçmak, kafanın estiği gibi davranmak nasıl bir duyguydu hep merak etmiştim.. On beşe yakın çizdiğim kuşları belirginleştirdim. Gökyüzünü alta doğru devam ettirirken durdum. Koyu yeşilden alıp tuvale vurur gibi yapıp ağaç yaprakların çıkmasını sağladım. İşlemi devam ettirirken en son kahverengiyle ağaçların gövdesini ve dallarını yaptım..
Sanırım hayatımda olmasını istediğim huzuru kendim yaratacaktım, bunu anlamıştım.
Sakin bir ortam, özgür kuşlar, derin gökyüzü..
İsteğim buydu!
Tags: aşk boya genelkurgu Resim