Picsart_22-04-03_22-24-37-637

             1.BÖLÜM 

   BİR YENİ MESAJ

Canlarım yeni hikâyeme hepiniz hoş geldiniz.?

Umarım keyifle okuyacağınız, sizi biraz olsun güldürebilecek bir hikâye olur. ??

Bol bol yorumlarınız ve oylarınız ile bana destek olursanız çok mutlu olurum.?

İLK BÖLÜMÜ EMEĞİYLE DÜNYAYI GÜZELLEŞTİREN TÜM KADINLARA İTHAF EDİYORUM. İYİ Kİ VARSINIZ İYİ Kİ VARIZ.???

https://youtu.be/OVySixnNeZU

BÖLÜM ŞARKISI: MADRİGAL- NE ZAMANDIR SENDEYİM
( LİNK ÜSTTE)

Canım okurlarım ve siz hayatımın en güzel şansları, iyikileri, yanımda olduğunuz, kalemim ile engelleri aşarken bana inandığınız, desteğinizi hiçbir zaman esirgemediğiniz için sonsuz teşekkür ederim. Çok ama çok seviliyorsunuz.??

AylemGngrd goncabeyza marsveryan nursarcaios_ wtlrss
Zeynepkubraavsar hayalperestyazarr02 HayalperestAnka ladynokta

? ? ?

Ben seninle evlenemem Murat. “

” Neden Nalan? “

” Biz ayrı dünyaların insanlarıyız. Ben bir şoförün kızıyım oysa sen… Olmaz anlamıyor musun? “

” Aşkımızdan bu kadar çabuk mu vazgeçiyorsun?”

” Mecburum Murat. Anlamıyor musun mecburum. Biz hiçbir zaman mutlu olamayız. “

Ve reklam arası…

Gözlerimdeki yaşları silip elimdeki yarısı boşalmış Nutella kavanozunu sehpanın üzerine koydum.

Annemin uzattığı peçeteyle çikolataya bulanan ağzımı silerken abim yine beni sinirlendirmek için konuşmaya başladı.

” Ağzında Nutella kavanozunun yarısı kalmış ziyan ettin hepsini. “

” Ay abi bırak kendisi bu saçma ve klişe diziyle ziyan oldu olacağı kadar. Nutella ziyan olsa ne olacak? Sırf Nehir Ersoy oynuyor diye izliyor.”

Sinirle elime aldığım iki kırlentin birini abime birini kardeşime atıp sehpanın üzerinden telefonumu alarak ayağa kalktım.

” Bir rahat verip dizi izlettirmiyorsunuz insana! Ben gidip odamda izleyeceğim.”

Babamın birşey söylemesine fırsat vermeden hızlı adımlarla odama girip kimse gelip beni rahatsız etmesin diye de kapıyı hemen kilitledim.

Led lambalarımı yakarak masamdan dizüstü bilgisayarımı aldım ve yatağıma uzandım. Arama motorundan kanalın internet sayfasını açtım ve canlı yayın yazısına tıklayarak bitmek bilmeyen reklamları boş gözlerle izlemeye başladım.

Ve mutlu son…

Her zamanki gibi bilgisayarımın yanında iki büklüm uzanıp uyuyakalmıştım.

?

Her insan ayrı bir dünya, ayrı bir hikayedir.

Benim ise sıradan bir dünyam, annelerimizin izlediği o günlük entrika dolu dizilerden de sıkıcı bir hayatım vardı.

Ta ki o güne kadar…

Hayatımın bir mesaj ile tepe taklak olacağını, kendimi pembe diziler gibi bol entrikalı ve maceralı bir aşk hikâyesinin içinde bulacağımı nereden bilebilirdim ki?

Kafanız çok karıştı değil mi? Gelin hikâyenin en başından başlayalım.

Küçüklüğümden itibaren babam onun yolundan ilerleyip Asker olmamı çok istiyordu. Kendisi Özel Harekât komutanlarındandı. Yıllarca Türk ordusuna hizmet ettikten sonra emekli olmuş, evde annem ile birlikte emeklilik günlerinin tadını çıkarıyordu. Ama ben tabiatım gereği babamın bu isteğini geri çevirmiş ve kendi hayallerimin izinden gitmeye, doktor olmaya karar vermiştim.

Babam tıp kazandığımı öğrendiğinde insanlık için küçük ama ben ve ev halkı için büyük bir kıyamet koparmış, hatta uzun süre benimle konuşmamıştı.

Ta ki beni okula gitmeden önce beyaz önlükle görene kadar. ( Okulun ilk günü beyaz önlük giymemin tek sebebi babama acıtasyon yapıp kendimi affettirmekti. Okula bu halde gittiğimi düşünmediniz umarım? ) O sabah babamın uzun zaman sonra ilk defa gözlerimin içine gururla baktığını gördüm. Ve o gün babama içimden verdiğim sözü tutup okulumdan bölüm birincisi olarak mezun oldum.

Mezuniyetimin üzerinden iki yıl geçti. Diploma notum, derslerimdeki başarılar, girdiğim zorlu sınavlar ve stajyerlik yıllarının ardından İzmir’in en ünlü akıl ve ruh hastalıkları hastanesinde doktor olarak işe başlamıştım.

Günlerim ev, iş ve bizim mekânda geçiyordu. Bizim mekân dediğim yer mahallemizde çocukluk arkadaşlarımla küçüklüğümüzden itibaren gittiğimiz terk edilmiş iki odalı bir gece konduydu. Zamanla evi tamir etmiş, içine döşediğimiz eşyalar ile yaşanılacak bir hale getirmiştik. Canımız ne zaman sıkılsa ya da birbirimizi özlesek orada buluşuyorduk.

Bu akşam yine buluşacaktık ama benim önce artık ikinci aşkım olan yatağımdan kalkıp işe gitmek için hazırlanmam gerekiyordu.

Tek gözümü zorla açıp odamın her yerinde posterleri asılı olan ilk ve son aşkım Nehir Ersoy’a artık klasikleşmiş sabah öpücüklerimden birini attım.

Yatağımda sağıma dönüp en sevdiğim posterine gülümsedim ve yanağından öptüm.

” Günaydın beyaz atlı prensim. Bu sabaha kadar da gözünü kırpmadan beni izledin değil mi? Ah ne olacak senin bu ipe sapa gelmez duyguların? Bir gün kalbimi durduracaksın. “

Kendisi benim en sevdiğim oyuncu olmaktan çıkmış, hayallerimin beyaz atlı prensi olmuştu. Artık onsuz bir rüya görmüyor, aşk hikayemizin mutlu sonla sona erdiği sabahlara uyanıyordum.

Onu ilk defa lisedeyken gittiğim bir tüyatro oyununda görmüştüm ve görür görmez de resmen aşık olmuştum. O gözleri, gülüşü, kahkahası, oyunculuktaki yeteneği beni benden almıştı. Sonrasında oynadığı tüm dizileri, tiyatro oyunlarını ve sinema filmlerini defalarca kez izledim, izledikçe de ona olan hayranlığım arttı.

Ben sevdiceğim ile göz göze romantik anlar yaşarken annemin seslenişiyle artık gerçekten kalkmam gerektiğini anladım. Derin bir nefes alıp yorganı üzerimden atıp yataktan hiç istemesem de kalktım.

İlk önce tek gözüm açık banyoda işlerimi hallettim. Sonrasında siyah kot pantalonumu, siyah kazağımı ve çoraplarımı giyip saçımı at kuyruğu yaparak topladım. Makyaj olarak sadece bordo renk bir ruj ve rimelimi sürüp, I liner’ımı çektikten sonra siyah kabanımı, telefonumu ve çantamı alıp odamdan çıktım.

Eşyalarımı girişe bırakıp salona kahvaltı yapmak için ” Günaydınn! Benim güzel ailem.” diyerek enerjik bir giriş yaptım.

Masadaki herkes sabah sabah bu enerjimin nereden geldiğini merak eder gibi bana dik dik bakarken ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ama çabam boşunaydı.

” Yavrum, canım kızım başın sağolsun. “

Annemin sözleriyle kaşlarımı çatıp ona anlamsız gözlerle bakarken aklıma gelen düşüncelerle kalbim korkuyla atmaya başladı.

” Anne biri mi öldü? “

” Evet kızım, şu haline bakılırsa cenazeye gidiyor gibisin. Gençliğin, güzelliğin, daha karşına çıkamadan kısmetlerin ölmüş yavrum. Bıktım artık hep siyah giyiyorsun. Ne var kardeşin gibi sen de hanım hanımcık, renkli renkli giyinsen. “

Annemin sözleriyle içim rahatlamış bir halde göz devirerek tabağıma aceleyle birşeyler koyup yemeye başladım. Canım annem de kahvaltıda sipesiyal menü olarak beynimin etini yiyordu.

” Bak kızım, güzel güzel renkli renkli giyinsen fena mı olur? Ben senin kötülüğünü mü istiyorum yavrum? Bıktım artık benim içimi kararttın. Yemin ederim yürüyen cenaze gibisin.”

” Annem kötülüğünü değil de artık evlenmeni istiyor abla. Baksana abim evde kaldı. E bende daha küçücüğüm. Annemin son umudu sensin. “

Annem kardeşime öldürücü bir bakış atarken, abim anneme çaktırmadan gülüyordu. Abime ve kardeşime tehdit dolu bakışlar atsam da beni takmayıp gülmeye devam ediyorlardı.

Babam ise hiç istifini bile bozmadan gazetesini okuyordu.

” Şu çaydanlığı kafandan aşağıya dökmemi istemiyorsan sus Emel! Sen de bugün iş çıkışı gidip kendine adam akıllı şeyler al. Karalar bağlamış dul kadınlar gibisin. Abin gibi başıma kalmadan kendini birine beğendir, evlen ve git. Benim canımı daha fazla sıkma. Ömrümün sonuna kadar size hizmet mi edeceğim ben canım?! Ben de artık kocamla eski günlerimizdeki gibi evimde baş başa kalıp huzur dolu günler geçirmek istiyorum. “

” Bizim karşı komşuların kızı Melike’yi istemeye geliyorlarmış da annemin krizi tuttu yine kardeşim. “

Abimin açıklamasıyla annemin bu sabah sabah bize dinlettiği evlilik senfonisinin sebebini anlamış oldum.

Çayımdan son bir yudum alıp ayağa kalkarken babamın anneme ters bir bakış attığını gördüm. Biraz daha kalırsam olacakları bildiğimden hızla siyah botumu ve kabanımı giyinip çantamı elime aldım ve hiçbir şey demeden evden çıktım.

Ocak ayı olduğu için hava oldukça soğuktu. Atkı ve bere takmayı sevmediğim için kendime eziyet çektiriyor ve soğuğu iliklerime kadar hissediyordum. Bir an önce otobüse binip sıcacık hastanemde olmayı hayal ederken adımlarımı hızlandırdım.

Durağa doğru yürürken sabahın bu erken saatinde sokakta oynayan çocuklara anlamsız gözlerle baktım. Kesinlikle ya akıllarını yitirmiş ya da münasip yerlerinde dolanan kurtlar sabah sabah onları dürtmüş olmalıydı.

Sabahın bu saatinde üstelik bu soğukta futbol oynamak çok da akıl kârı değildi. Erkeklerin şu futbol aşkını hiçbir zaman anlamıyordum. O topun peşinde koşacaklarına başka şeylerin peşinden koşsalar neler olurdu neler.

Bu düşüncelerimden sıyrılıp top oynayan çocukların aralarından geçerken cebimden çıkardığım 20 Tl’yi içlerinden birine çikolata almaları için verdim. Hepsi bana teşekkür ederken el sallayarak yanlarından ayrıldım.

Sokağın sonundan sola dönmeden kulaklıklarımı takarak Madrigal grubunun en sevdiğim şarkılarından birini açıp mırıldanarak yürürken felaketimin adım adım bana yaklaştığından habersizdim.

Birinin beni kolumdan tutmasıyla irkilip kulaklıklarımı çıkardım. Kolumdan tutan Cem’di ve sinirli bakışlarıyla gözlerimin içine bakıyordu.

” Aslım, neden mesajlarıma cevap vermiyorsun? Arıyorum açmıyorsun? Beni delirtmek mi istiyorsun kızım sen?! “

“La havle vela kuvvete. ” diye içimden dua edip sinirle kolumu elinden kurtardım ve geriye doğru birkaç adım attım.

” Seninle konuşmak istemediğim için cevap vermiyor olabilir miyim acaba? Bunun ihtimalini hiç düşündün mü? Eğer düşünemiyorsan şayet bir ara çalıştığım hastaneye beklerim yatışını yapalım. Ya da önce beyin emarı çektirelim. Bakalım beynin var mı? Ona göre bir tedavi uygularız. “

Cem burun kemerini sıkıp derin bir nefes aldı. Ah kıyamam sanırım onu çok sinirlendirmiştim.

” Yıllardır gözüm senden başka kimseyi görmedi. Daha küçücük çocukken sevmeye başladım. Senden sadece bir şans istiyorum ama sen bunu bile bana çok görüyorsun. “

Başımı yukarıya kaldırıp gözlerimi sıkıca kapatırken ellerimi yumruk yaptım. Ah! Şimdi o yumruğu gerzek suratına indirip adam etmek vardı da neyse…!

” Siz erkekler neden hayırdan anlamıyorsunuz? İs-te-mi-yo-rum! Ben seni arkadaşım olarak görüyorum. Başka türlüsünü düşünemem bile. Sen sevince benim de seni sevmem mi gerekiyor? Erkeksin diye buna hakkın mı var sanıyorsun?! Bana bak! Babama söylememe ramak kaldı. Bir kez daha beni böyle rahatsız edersen bırak bu mahalleyi, bu ülkede bile barınamazsın! Ha tabi babamdan önce seni ben mahvederim! Yeter artık bir düş yakamdan bir rahat bırak beni! “

Cem yeniden kolumu tutmaya yeltense de buna izin vermedim ve meydan okurcasına gözlerinin içine bakmaya devam ettim.

” Yıllardır beni sözlü taciz ettin, sana hayır istemiyorum dememe rağmen bir sapık gibi peşimi bırakmadın. Seninki aşk değil düpe düz saplantı, hastalık! Sen de senin gibiler de anlayacaksınız bizlerin de red etme, ayrılma haklarımızın olduğunu! Zorla kimse kimseyi sevemez! Bu sana son ihtarım. Eğer bir daha karşıma çıkıp böyle saçmalıklar yaparsan artık susmam! “

Cem’in gözlerindeki bakış hiç hoşuma gitmemişti. Kulaklarıma dolan kahkahasıyla sinirlerime hakim olmakta zorlanmaya başladım.

” Sesini yükseltsen ne olacak? Ateş olmayan yerden duman çıkmaz diyerek yine seni suçlayacaklar. Sen bana yüz vermesen benim sana bakmayacağımı söyleyecekler. “

Ona doğru bir adım atıp gözlerimi gözlerine sabitledim. Ne acı ki haklıydı ama benim de ona boyun eğip pes edeceğimi sanmıyorsunuz değil mi?

” Senin de senin gibi düşünenlerin de canı cehenneme! “

Son sözümü söyleyip sinirle durağa doğru yürürken otobüsümün duraktan hareket etmek üzere olduğunu gördüm. Resmen topuklarım münasip yerlerime değe değe koşsam da otobüse yetişemedim.

İçimden hem Cem’e, hem de şoföre söverken çantamdan cüzdanımı çıkarıp para durumuma baktım ve bunun hesabını Cem’den çıkaracağıma söz verip el mecbur bir taksiye binip hastaneye doğru yol almaya başladım.

Telefonumdan İnstagram’da dolaşırken beyaz atlı prensim Nehir Ersoy’un sabahın bu saatinde Günaydın temalı storysini gördüğümde şimşekler çakan kalbimde pamuk şekerden aşk perilerim uçuşmaya başlamıştı. Yemin ederim ki kalbim onu her gördüğünde taze, sıcacık ekmeğin üzerine sürülmüş tereyağı gibi eriyordu.

Bu adam benim kaderim. ” diye içimden geçirirken gözlerimden kalpli emojiler çıkacak diye ödüm kopmuştu. Şayet orta yaşlı, pala bıyıklı şoför amca bu durumu yanlış anlayabilir ve olaylar hiç istemediğim yönlere gidebilirdi.

Babam gibi biri bile benim Nehir’e olan bu karşılıksız aşkıma ses çıkarmıyorken kaderin bizi bir araya getirmeyişi dünyanın adaletsiz oluşunun en büyük kanıtıydı.

Şu dünyada bir fakirlerin bir de kara sevdalı aşıkların yüzü gülmüyor. Başlarım böyle dünya adaletinin içine. Ama yine de günaydın bebeklerim.” diye tweetimi atıp derdime yeni ortaklar ararken arabanın hastanenin önünde durmasıyla cüzdanımdan 30 Tl çıkarıp şoföre uzattım ve hayırlı işler dileyip arabadan indim.

Hızla hastanenin kapısından içeriye girip güvenliklere günaydın dedikten sonra üzerimi değiştirmek için giysi odasına doğru koşmaya başladım.

Üzerimi değiştirip hastane formamı giyerken doktor arkadaşım Dilara telaşla odaya dalıp kapıyı hızla kapadı ve yanıma koşup boynuma sarıldı.

” Ayyy! Burak bana evlenme teklifi etti! Baaak! “

” Sana da günaydın kuzum. İyiyim teşekkür ederim umarım sen de iyisindir. “

Dilara gözlerini devirip kaldırım taşı kadar büyük tek taş yüzüğünü gözüme sokarcasına gösterdiğinde ağzım açık bir ona bir yüzüğe baka kalmıştım.

” Yaaa işte böyle bakarsın. Nasıl çok güzel değil mi? “

Yüzüğün parıltıları gözümü alırken fiyatını tahmin etmek bile istemiyordum.

Dilara’nın sarılışına karşılık verip tebrik ettim. Onun adına çok sevinmiştim ama hiçbir yüzük beni evlilik karşıtı düşüncelerimden caydıramazdı.

Birlikte önce hocalarımızın yanına ardından yan yana olan odalarımıza gidip hastalarımızı muayne etmeye başladık.

Tüm gün hastalar ve hocalar arasında mekik dokumuştum. Bir canımı almadıkları kalmıştı ama biraz daha hastanede kalmaya devam edersem onun da olacağına emindim.

Arada Dilara ile kahve molaları verdiğimizde bana sürekli nasıl evlilik teklifi aldığını, bundan sonra hangi adımları atacaklarını anlatıp durmuştu. Tabiki de bir arkadaşın yapması gerekeni yaparak onu sabırla dinlemiştim ve her zaman yanında olacaktım. Tabi evlendiğinde yeni gelinlerin tatlı telaşı sunumları yapmazsa…

Bu düşünceleri aklımdan kovup montumu giyindim ve çantamı alarak giyinme odasından çıktım. Koridordaki yeni nöbet çizelgesinin fotoğrafını çektim.

Ve bingo! Yarın 24 saat nöbetim vardı. Bir an önce eve gidip, birşeyler yiyip, duşumu alıp kendimi yatağıma gömüp üzerime yorgan atarak sonsuz uykuya dalmak istiyordum.

Hava çoktan kararmıştı. Hastaneden çıkıp otobüs durağına doğru yürürken yine kulaklıklarımı takıp Madrigal Grubunun en sevdiğim şarkılarından birini açtım.

Ve evet Madrigal grubu Nehir Ersoy’un ardından ikinci aşkımdı. Ezbere bildiğim her şarkıları, sanki Nehir’e olan imkânsız aşkımı haykırıyordu.

Ceza gibi,
Hislerimde bu halim.
Bu son değil,
Ne zamandır sendeyim?

Durakta uzun bir bekleyişin ardından buz tutmama ramak kala mahallemin oradan geçen otobüs geldi ve hiç vakit kaybetmeden bindim. Zor da olsa bir yer bulup oturup telefonumdan Nehir’in instagram profiline girerek resimlerine bakmaya başladım.

Hastam olsan da damar yolunu açıp kalbine giden yolu bulsam. Allah sahibine bağışlasın da sahibin ben olayım insafsız. Anestezi gibisin seni görünce bilincimi kaybediyorum.”

İçimden yine Nehir’ime aşk dolu nağmelerimi yağdırırken İnstagram’dan gelen mesaj bildirimine tıkladım.

Eğer ki yanım dolu olmasaydı büyük ihtimalle bayılıp düşecektim. Ekranda fan sayfalarından yedi sülalesine kadar takip ettiğim, imkansız aşkım, fikrimin ince gülü, rüyalarımın beyaz atlı prensi Nehir Ersoy’dan bir yeni mesaj bildirimi yazıyordu. Benim anlamadığım, aklımın ermediği bir konu vardı. Bu çocuk bana nasıl mesaj atmıştı?

Ben şoka girmiş bir halde ekrana bakarken bildirimi kaçıncı okuyuşumdu hatırlamıyordum ama artık her kelimesini ezberlemiştim.

NEHİR ERSOY’DAN BİR YENİ MESAJINIZ VAR. ”

Bu mesajın aslında herşeyin başlangıcı olduğunu, hayatımın, annemin izlediği o gündüz kuşağı dizilerinden de beter bir entrika ve yalan tuzağına düşeceğini nereden bilebilirdim ki?

Merhaba Aslım, bildirimlerimde hep isminle karşılaşıyorum ve bu garip tesadüflerin bir anlamı olabileceğini düşünerek seninle tanışmak istedim. Tabi sen de istersen. “

~~~BÖLÜM SONU~~~

İlk bölüm hakkında görüşlerinizi alabilir miyim??

Aslım’a gelen mesaj hakkında ne düşünüyorsunuz??

Yeni bölümde görüşmek üzere.?

Tags:

Paylaş
3 Yorum
  1. LEYLA ADAR 1 sene önce

    Espriler çok güzel ya hangi ara okudum bitti anlamadım ??

  2. LEYLA ADAR 1 sene önce

    İlk beğeni ven ilk yorum benden gelsin. Çok şirin ve akıcı bir bölümdü ben bayıldım şahsen. Espriler Çok yerinde. Tebrikler canım harikasın yine??

Bir Cevap Bırakın

© 2023 Yazokur. Sizin için sevgiyle hazırlandı. MacroTurk

İletişim

Sizlere daha iyi hizmet edebilmek için bize mail gönderebilirsiniz.

Gönderiliyor
error: İçerik Korumalı

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account